MİT'in kuantum sıçraması
MİT kuruluşunun 97. yıldönümünde Başkan Prof. Dr. İbrahim Kalın çok dikkat çekici ve dikkat çekici olduğu kadar da entelektüel bir birikimi yansıtan ufuk açıcı nefis bir konuşma yaptı. "Belirsizlik çağında hibrit tehditler ve stratejik öngörü" başlıklı konuşmasında önemle altını çizdiği kavramlar oldu. Çok kutuplu Dünya, dijital çağın atom bombası yapay zeka, stratejik güvenlik ve özgürlük, yeni güç biçimleri ve kuantum sıçraması kavramların en göze çarpanlarıydı.
KUANTUM SIÇRAMASI!
Başkan Kalın Türkiye'nin savunma sanayinde kaydettiği tarihi gelişmeyi 'kuantum sıçraması" olarak ifade etti. Ancak hakkı teslim etmek gerekir, yerlilik oranında yüzde 20'den yüzde 80'e çıkan savunma sanayiyle birlikte Milli İstihbarat Teşkilatı da ciddi bir "kuantum sıçraması" gerçekleştirdi. Yurtdışında PKK, DEAŞ ve FETÖ terör örgütüne yaptığı nokta operasyonlarla sadece bölgenin değil Dünya'nın da dikkatini çekti MİT. Güçlü ve karda yürürken bile izini belli etmez denilen Mossad'a yönelik kontrespiyonaj operasyonuyla MİT rüştünü Dünya'ya da ziyadesiyle ispatladı.
Kuantum sıçramasına göre elektronlar, kuantum adı verilen bir enerji paketini emerek veya yayarak, bir seviyeden diğerine atlar. Sosyal bilimlerde kuantum sıçraması deyimi, olağan dışı bir süreçle gelen ve ön görülemeyen bir biçimde gelişen bir değişimi tanımlamak için kullanılır. Başkan İbrahim Kalın'ın Türkiye'nin savunma sanayi için kullandığı bu kavram Milli İstihbarat Teşkilatı ve aslında toplamda Türkiye için tam da cuk oturdu. Özgürlüklerin ve toplumsal barışın ancak kurulacak doğru bir güvenlik mimarisiyle güvence altına alındığı bu çağda, kabuk değiştiren, kendini güncelleyen istihbarat örgütleri kuantum sıçraması yapar.
Tıpkı Milli İstihbarat Teşkilatı gibi. Vatandaşını tehlike gören, içe odaklanan bir istihbarat teşkilatı değil; dışa odaklanan önleyici tedbir alan kompakt, hızlı, sonuç odaklı, çağı kavrayan, birincil meseleleri doğru okuyan bir MİT.
"EKSEN TÜRKİYE"
Kurum ve kuruluşlarıyla ve aslında toplamda yeni zihniyetiyle kabuğunu kıran bir Türkiye var artık. Ancak Türkiye her hamle yaptığında kafaları bulandıran bir tartışma da var. Türkiye'nin ekseni kaydı mı? tartışması. Cumhurbaşkanı Erdoğan da MİT'in Kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşmayla durumu çok net tarif etti. Erdoğan "Birilerinin iddialarının aksine ülkemizde bir eksen kayması yaşanmamış, bilakis uzun arayışlardan sonra ülkemiz asıl eksenini bulmuştur. Bu eksenin adı da Türkiye eksenidir" dedi. Tartışmaya da bu sözlerle noktayı koydu.
Bir Dünya haritası düşünün. O haritayı güzelce açın ve masaya serin. Sonra bir pergel bulun, pergelin ucunu Türkiye'nin üzerine koyun ve nereye varmak istiyorsanız, nereyi hedefliyorsanız pergeli o kadar açın.
Asıl olan pergelin ucunun nerede olduğudur. Pergelin ucunu Brüksel, Washington, Londra'ya koyarsanız ekseniniz kaymış demektir ancak pergelin ucu hep Türkiye'deyse durum tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işaret ettiği gibi eksen Türkiye eksenidir ve doğru yerdesiniz demektir.
EVET AMA YETMEZ
Başta Milli İstihbarat Teşkilatı olmak üzere bir çok kurum Türkiye'yi eksenine alarak kuantum sıçramasını yaptı. Şimdi sıra hantal, yazılımını güncellemeyen, sonuç odaklı olmayan, ezber ve eskimiş kavramlar üzerinden yol yürüyen diğer kurumlarda. Mesela akademiya, mesela bürokrasi, mesela medyanın bir bölümü, mesela muhalif siyaset, mesela sanat dünyası...
Oysa "Kuantum sıçraması" mümkün, yeter ki ezberlenmiş ve sürekli tekrarlanan konforlu alanlarınızda sörf yapmaktan vazgeçin. Zoru deneyin.