Kakao özü yaşlanmayla ilişkili iltihabı azaltabilir

Kakao özü içeren takviyeler, yaşlandıkça vücutta artan ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açan kronik iltihabı azaltmada etkili olabilir. Uluslararası bir araştırmacı ekibinin gerçekleştirdiği yeni bir çalışma, kakao çekirdeklerinden yapılan özün sistemik iltihabı kontrol etmede önemli bir rol oynayabileceğini göstermiştir. Bu bulgu, flavanol açısından zengin yiyecek ve içeceklerin kardiyovasküler hastalıktan kaynaklanan ölüm oranlarını azalttığını gösteren önceki araştırmaları desteklemektedir.

Kakao özü ve iltihaplı yaşlanmanın bağlantısı

Kakao çekirdeklerinde bulunan flavanollerin, yeşil çay, elma ve üzüm gibi diğer yiyeceklerde de yer aldığı bilinmektedir. Bu bileşikler uzun yıllar boyunca aşırı iltihabın neden olduğu hasarı azaltmakla ilişkilendirilmiştir. Yaşla birlikte gelişen ve 'inflammaging' yani iltihaplı yaşlanma olarak adlandırılan süreç, vücudun bağışıklık sisteminin arka plan uğultusunun artmasına neden olur. Bu durum, kronik ağrıdan Alzheimer hastalığına kadar uzanan geniş bir yelpazede yaşla ilişkili sağlık sorunlarıyla doğrudan bağlantılıdır. Kakao özü takviyelerinin bu iltihabı azaltabilmesi halinde, potansiyel faydalar oldukça önemli olacaktır.

ABD'deki Brigham and Women's Hospital'dan epidemiyolog Howard Sesso, kakao özü ve iltihaplı yaşlanmaya olan ilgilerinin, kakaoyla ilişkili kardiyovasküler hastalık azalmalarına dayandığını belirtmiştir. Araştırmacılar, çok yıllı kakao özü takviyesinin plaseboya karşı iltihaplı yaşlanmayı modüle edip edemeyeceğini görmek istediklerini ve elde edilen verilerin bunu yaptığını öne sürdüğünü açıklamıştır.

Araştırmanın yöntemi ve bulgular

Çalışmada, 60 yaş ve üzeri 598 sağlıklı yetişkin katılımcı iki yıl boyunca takip edilmiştir. Katılımcılar her gün ya 500 miligram kakao özü takviyesi ya da plasebo almışlardır. Bu uzun dönem boyunca, katılımcıların kandaki iltihap biyobelirteçleri düzenli olarak ölçülmüştür. Kakao özü alan grup, sistemik iltihap ve kardiyovasküler hastalık riski için genel bir biyobelirteç olan hsCRP'deki (yüksek duyarlılıklı C-reaktif protein) artışı önemli ölçüde yavaşlatmıştır. En dikkat çekici sonuç, çalışma dönemine çok yüksek kardiyovasküler hastalık riskiyle başlayanlar arasında gözlemlenmiştir.

Araştırma sonuçlarının genel sağlık için tam olarak ne anlama geldiği henüz net değildir. Ancak gelecekteki araştırmalar, sitokinlerdeki değişiklikleri daha derinlemesine inceleyebilir. ABD'deki Augusta Üniversitesi'nden kardiyolog ve popülasyon genetikçisi Yanbin Dong, ilginç bir şekilde bağışıklıkla ilişkili bir sitokin olan interferon-γ'da da bir artış gözlemlediklerini ve bunun gelecekteki araştırmalar için yeni sorular açtığını belirtmiştir.