ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE

Horlamanın ardındaki tehlike! Nörolog kalp krizi ve felç riskini açıkladı

Tayfun Demirel - | Son Güncelleme Tarihi:
Horlamanın ardındaki tehlike! Nörolog kalp krizi ve felç riskini açıkladı

Uyku sırasında solunum bozuklukları yaşayan kişilerde beyin oksijen yetersizliğine maruz kalıyor. Nörolog R. Gayfutdinov, horlamanın tansiyon ve kolesterol yükselmesiyle birlikte ciddi kardiyovasküler hastalıkların tetikleyicisi haline gelebileceğini belirtti.

Kapat

HABERİN DEVAMI

Uykuda ortaya çıkan solunum sorunları, insan sağlığı için oldukça ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Nörolog R. Gayfutdinov, bu konuda yapılan araştırmaların alarmcı bulgularını paylaşarak, uyku apnesi gibi durumların vücutta nasıl olumsuz etkiler yarattığını detaylı biçimde açıkladı. Horlamanın sadece rahatsız edici bir ses olmadığını, aksine hayati tehlikeler barındırdığını vurguladı.

Oksijen düşüşü beyin fonksiyonlarını tehdit ediyor

Belirgin apne durumunda yaşanan en önemli sorun, kandaki oksijen doygunluğunun tehlikeli seviyelere düşmesidir. Normal koşullarda bu oran yüzde 95 civarında seyrederken, apne atakları sırasında yüzde 20 ile 30 arasına kadar gerileme gösterebiliyor. Bu dramatik düşüş, beyin hücrelerinin yeterli oksijen alamamasına neden oluyor. Solunum durması epizodları tekrarlandıkça, beyin sürekli oksijen açlığı yaşıyor ve bu durum zamanla ciddi nörolojik sorunlara yol açabiliyor. Horlamanın kendisi de bu sırada vücutta birçok fizyolojik değişikliği tetikliyor.

Tansiyon, kolesterol ve glikoz seviyeleri yükseliyor

Horlamanın eşlik ettiği uyku apnesi, vücudun kan basıncını, kan şekeri seviyesini ve kolesterol oranlarını olumsuz yönde etkiliyor. Bu üç faktörün birlikte yükselmesi, kalp ve damar sistemi üzerinde muazzam bir baskı oluşturuyor. Doktor Gayfutdinov, bu faktörlerin kompleks etkileşiminin, kalp krizi veya felç gelişimi için ideal bir tetikleyici mekanizması oluşturduğunu belirtti. Yani horlamanın arkasında yatan oksijen yetersizliği, vücudun savunma mekanizmalarını harekete geçirerek, aslında ölümcül hastalıkların kapısını açıyor. Bu nedenle horlamanın basit bir rahatsızlık olmadığı, aksine hayati bir uyarı işareti olduğu anlaşılıyor.

Apne oluşumuna katkıda bulunabilecek risk faktörleri arasında kısa boyun yapısı, dilin geri kaçması ve aşırı vücut ağırlığı sayılıyor. Bu anatomik ve metabolik özellikler, uyku sırasında hava yolunun daralmasını kolaylaştırıyor. Teşhis için polisomnografi adı verilen uyku laboratuvarında yapılan test kullanılıyor. Bu test, uyku sırasında bedenin fizyolojik parametrelerini detaylı biçimde ölçüyor ve apne varlığını kesin olarak ortaya koyuyor.

Kardiyolog felç ve kalp krizinin temel nedenlerini sıraladı

Kardiyolog E. Rogozhkina, felç ve kalp krizinin en sık görülen nedenlerini kapsamlı biçimde inceledi. Kronik stres, uyku eksikliği, yüksek tansiyon, sigara içme ve metabolizma bozuklukları, bu ciddi hastalıkların gelişiminde önemli rol oynuyor. Bunun yanı sıra, büyük miktarda doymuş ve trans yağ tüketimi, fazla kilo taşıma ve hareketsiz yaşam tarzı da risk faktörleri arasında yer alıyor. Kardiyolog, bu faktörlerin her birinin bağımsız olarak tehlikeli olduğunu, ancak birlikte ortaya çıktığında riskin katlanarak arttığını vurguladı. Uyku apnesi gibi solunum bozuklukları, bu faktörlerin hepsiyle etkileşim halinde çalışarak, hastalık gelişimini hızlandırıyor.

Sonuç olarak, horlamanın ve uyku apnesinin sadece uyku kalitesini etkilemediği, aynı zamanda yaşamı tehdit eden kardiyovasküler hastalıkların gelişiminde kritik rol oynadığı ortaya çıkıyor. Özellikle düzenli olarak horlayanlar, bu konuda tıbbi değerlendirme yaptırmalı ve gerekli tedavi seçeneklerini araştırmalıdır. Erken teşhis ve uygun tedavi, kalp krizi ve felç gibi ölümcül olabilecek olayların önlenmesinde hayati önem taşıyor.


Etiketler:
uyku apnesi horlamanın riskleri kalp krizi felç sağlık uyarısı