ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE

Kayıp MH370 için Hint Okyanusu'nda büyük operasyon! sır perdesi aralanıyor mu?

Hüseyin Cihad Önal - | Son Güncelleme Tarihi:
Kayıp MH370 için Hint Okyanusu'nda büyük operasyon! sır perdesi aralanıyor mu?

Hint Okyanusu'nda kaybolan Malezya Havayolları'na ait MH370 uçağı, aradan geçen on yılın ardından yeniden gündemde. Ocean Infinity'nin son teknoloji denizaltı robotlarıyla başlattığı arama çalışmaları, kayıp uçağın izini sürmeye devam ediyor.

Kapat

HABERİN DEVAMI

2014 yılında Malezya Havayolları'na ait MH370 sefer sayılı uçak, Hint Okyanusu üzerinde kaybolduktan sonra tüm dünyada büyük bir gizemin odağı haline gelmişti. Aradan geçen on yıldan fazla sürede, uçağın akıbetine dair kesin bir bilgiye ulaşılamadı. Şimdi ise, daha önce tarihi Endurance gemisini bulan ekip, Ocean Infinity'nin gelişmiş denizaltı robotlarıyla birlikte yeni bir arama başlattı. Bu son girişim, kayıp uçağın bulunması için bugüne kadar yapılan en kapsamlı ve teknolojik açıdan donanımlı çalışma olarak öne çıkıyor.

Ocean Infinity'nin yeni arama stratejisi

Ocean Infinity, deniz tabanı araştırmaları ve robotik teknolojiler konusunda uzmanlaşmış bir şirket olarak biliniyor. Malezya hükümeti, "bulunamazsa ücret yok" prensibiyle Ocean Infinity'ye 70 milyon dolarlık bir ödeme taahhüt etti. Şirket, kayıp uçağın bulunma ihtimalinin en yüksek olduğu düşünülen Hint Okyanusu'ndaki yaklaşık 15.000 kilometrekarelik bir alanı hedefliyor. Bu bölge, daha önceki aramalarda elde edilen uydu verileri ve enkaz parçalarının bulunduğu noktalar dikkate alınarak belirlendi. Ocean Infinity'nin bu operasyonu, teknolojik kapasitesi ve risk paylaşımı modeliyle uluslararası kamuoyunun da dikkatini çekiyor.

MH370'in kayboluşu ve bugüne kadar bilinenler

MH370 sefer sayılı uçak, 8 Mart 2014 tarihinde Kuala Lumpur'dan Pekin'e gitmek üzere havalandı. Uçakta 12 kişilik mürettebat ve 227 yolcu bulunuyordu. Saat 02:22'de, planlanan rotasından batıya doğru sapan uçak, Andaman Denizi üzerinde radar ekranlarından kayboldu. Uydu sistemleri, uçağın saatlik sinyaller göndermeye devam ettiğini gösterdi. Bu sinyaller, uçağın yaklaşık sabah 08:00'e kadar havada kaldığına işaret ediyor. Ancak, bu veriler uçağın kesin konumunu belirlemek için yeterli olmadı. Sinyallerin analiziyle, arama bölgesi güney Hint Okyanusu'nda 120.000 kilometrekarelik devasa bir alana indirgenebildi. Bu geniş alan, arama çalışmalarının zorluğunu artıran en önemli etkenlerden biri olarak öne çıkıyor.

Enkaz parçaları ve arama çalışmalarının seyri

MH370'e ait olduğu tespit edilen bazı enkaz parçaları, Hint Okyanusu'nun farklı kıyılarında bulundu. Kanat, kuyruk, kabin ve motor parçaları, uçağın gerçekten okyanusa düştüğünü gösteriyor. Ancak, bugüne kadar hiçbir insan kalıntısına rastlanmadı ve uçakta bulunan herkesin hayatını kaybettiği varsayılıyor. Ocean Infinity, 2018 yılında da 80.000 kilometrekarelik bir alanı taramış, ancak uçağın izine ulaşamamıştı. Şimdi ise, daha gelişmiş ekipman ve yeni verilerle arama yeniden başlatıldı. Şirketin hedefi, bu kez kayıp uçağın izini kesin olarak bulmak.

Son teknolojiyle donatılmış arama filosu

Ocean Infinity'nin arama filosunda, Hugin 6000 adı verilen otonom su altı araçları (AUV) bulunuyor. Bu araçlar, sonar, lazer, optik ve eko ses teknolojileriyle donatılmış durumda. Her biri yaklaşık 8 milyon dolar değerindeki bu makineler, 6.000 metre derinliğe kadar inebiliyor ve okyanus tabanının üç boyutlu haritasını çıkarabiliyor. AUV'ler, karanlıkta dahi çevrelerindeki nesneleri tespit edebiliyor ve lazer yardımıyla detaylı 3D görüntüler oluşturabiliyor. Bu sayede, olası enkaz parçaları veya "ilgi noktaları" hızlıca belirlenebiliyor. Araçlar, bataryaları bitene kadar yaklaşık 100 saat boyunca su altında kalabiliyor ve görevlerini tamamladıktan sonra yüzeye çıkıyor.

Veri toplama ve analiz süreci

Her bir AUV, topladığı verilerin önemli örneklerini bir yüzey gemisine aktarabiliyor. Özellikle ilgi çekici nesneler tespit edildiğinde, operatörler bu noktaları yakından izliyor. Araçlar, deniz tabanındaki tortu miktarını ve kaya yapısını analiz edebilen alt tabaka profilleyicilere sahip. Ayrıca, metal tespit edebilen manyetometreler sayesinde, birkaç metre tortunun altında kalmış olası enkaz parçaları da belirlenebiliyor. Gerekli durumlarda, yüzey gemisinden uzaktan kumandalı araçlar (ROV) gönderilerek, tespit edilen nesneler detaylı şekilde inceleniyor ve film veya fotoğraf çekimiyle belgeleniyor. Bu robotik kollar, nesneleri yakalayıp döndürebiliyor ve küçük parçaları yüzeye çıkarabiliyor.

Arama alanının büyüklüğü ve operasyonun zorlukları

Ocean Infinity, Şubat ayında 15.000 kilometrekarelik öncelikli bir alanı taramaya başladı. Ancak, olumsuz hava koşulları nedeniyle arama 22 gün sonra Nisan ayında geçici olarak durduruldu. Şirketin planına göre, 30 Aralık'ta 55 gün sürecek yeni bir arama başlatılacak. Uzmanlar, şirketin şu ana kadar yaklaşık 10.000 kilometrekarelik alanı taradığını ve önümüzdeki dönemde 25.000 kilometrekarelik ek bir bölgeyi daha incelemeyi hedeflediğini belirtiyor. Bu operasyonun maliyeti ise on milyonlarca doları buluyor. Ocean Infinity'nin bu çabası, sadece maddi kazanç için değil, aynı zamanda şirketin uluslararası alandaki prestiji ve teknolojik liderliği açısından da büyük önem taşıyor.

Hint Okyanusu'ndaki coğrafi ve teknik engeller

Hint Okyanusu'nun deniz tabanı, arama çalışmalarını zorlaştıran karmaşık bir yapıya sahip. Sadece düz bir yüzeyden ibaret olmayan bu alanda, devasa dağlar, sırtlar, derin yarıklar ve aktif volkanlar bulunuyor. Bu nedenle, her bölgenin titizlikle taranması gerekiyor. Ayrıca, okyanusun bazı kısımlarında 300 metre derinlikte kanyonlar ve aniden yükselen uçurumlar mevcut. Bu coğrafi engeller, hem AUV'lerin hem de ROV'lerin hareket kabiliyetini sınırlayabiliyor. Ocean Infinity'nin daha önce taranan alanlarda eksik veri olabileceği düşünülüyor. Bu nedenle, şirketin en büyük zorluklarından biri, enkazın çok yakınında olmasına rağmen, zor arazi koşulları veya veri eksiklikleri nedeniyle uçağın izini kaçırmak.

Operasyonun insan ve teknoloji boyutu

Ocean Infinity ekibi, arama boyunca gece gündüz veri analizleri yapıyor, yüzeye çıkan AUV'leri şarj ediyor ve su altında çalışan araçların performansını sürekli denetliyor. Tüm ekipmanların sorunsuz çalışması için yoğun bir bakım ve onarım süreci yürütülüyor. Ayrıca, arama sırasında karşılaşılan dev dalgalar ve zorlu deniz koşulları, ekip üyeleri için ciddi bir fiziksel ve psikolojik sınav anlamına geliyor. Ancak, en büyük zorluklardan biri, aramanın doğru yerde yapılıp yapılmadığına karar vermek. Çünkü dünyanın en gelişmiş teknolojisine sahip olunsa bile, arama yanlış bölgede yapılıyorsa, sonuç almak mümkün olmuyor.

Sonuç olarak, MH370'in kayboluşu, modern havacılık tarihinin en büyük gizemlerinden biri olmaya devam ediyor. Ocean Infinity'nin Hint Okyanusu'ndaki yeni arama operasyonu, kayıp uçağın akıbetine dair umutları yeniden yeşertmiş durumda. Şirketin son teknoloji ekipmanları ve uzman kadrosu sayesinde, bu kez MH370'in izine ulaşılması bekleniyor. Ancak, arama alanının büyüklüğü, deniz tabanının karmaşıklığı ve teknik zorluklar, operasyonun ne kadar süreceği ve başarıya ulaşıp ulaşamayacağı konusunda belirsizliği koruyor. Yine de, bu çaba, havacılık güvenliği ve kayıp yolcuların yakınları için büyük bir öneme sahip olmaya devam ediyor.


Etiketler:
MH370 Hint Okyanusu Ocean Infinity kayıp uçak havacılık