Apple'ın gizli iOS 26.3 güncellemesi ne getiriyor?

Apple tarafından 15 Aralık'ta yayınlanan iOS 26.3'ün ilk beta sürümü, iOS 26.4'te beklenen büyük Siri yenilenmesinden önceki son küçük güncelleme olarak karşımıza çıkıyor. iOS 16.2'nin 12 Aralık Cuma günü halka açılmasının ardından sunulan bu beta, yazılım ekosisteminde önemli değişiklikleri beraberinde getiriyor. Ocak sonunda veya Şubat başında nihai sürümün kullanıcılara ulaşması bekleniyor. iOS 26.3 beta, iOS 26'ya daha fazla işlevsellik katmak amacıyla tasarlanmış olup, gelecek sürümlere zemin hazırlamaktadır.

Avrupa Birliği kurallarıyla gelen Android geçişi kolaylığı

iOS 26.3'ün en dikkat çekici özelliklerinden biri, Avrupa Birliği'nin düzenlemeleri çerçevesinde Google ile işbirliği halinde geliştirilen Android ve iPhone arasında daha sorunsuz bir geçiş mekanizmasıdır. Bu yeni sistem, kullanıcıların Android cihazlarından iOS'a veya tam tersi yönde geçiş yaparken karşılaştıkları engelleri önemli ölçüde azaltmayı amaçlamaktadır. Apple'ın bu adımı, rekabet ortamında daha adil bir zemin oluşturma yönündeki uluslararası baskıların sonucudur. Geçiş süreci sırasında veriler, uygulamalar ve kişisel ayarların aktarılması artık çok daha basit hale gelmiştir. Bu değişiklik, özellikle Avrupa pazarında kullanıcıların tercih özgürlüğünü artırması açısından önemli bir gelişmedir.

Üçüncü taraf cihazlara bildirim yönlendirmesi ve AB zorunluluğu

iOS 26.3 beta'nın bir diğer önemli yeniliği, Avrupa Birliği tarafından zorunlu kılınan bildirim yönlendirme özelliğidir. Bu güncelleme sayesinde Apple, bildirimlerin Apple Watch dışındaki akıllı saatler ve diğer üçüncü taraf cihazlara yönlendirilmesine artık izin vermektedir. Ayarlar menüsü içinde yeni bir Bildirim Yönlendirme bölümü oluşturulmuş ve kullanıcılar bu seçenek aracılığıyla bildirimlerini yönetebilmektedir. Bu değişiklik, Apple'ın kapalı ekosistemini biraz daha açık hale getirme yönündeki adımlardan biridir. Üçüncü taraf cihaz üreticileri için bu, kendi ürünlerinin iOS ekosistemi içinde daha etkin biçimde çalışabilmesi anlamına gelmektedir. AB'nin bu talebi, teknoloji şirketlerinin tekelci uygulamalarına karşı alınan bir önlem niteliğindedir.