ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE

Gizli volkanlar: Dünyanın en büyük tehdidi nereden geliyor?

Büşra Mutlu - | Son Güncelleme Tarihi:
Gizli volkanlar: Dünyanın en büyük tehdidi nereden geliyor?

Bilim insanları, Etna ve Yellowstone gibi ünlü volkanların değil, izlenmeyen gizli volkanların küresel ölçekte en büyük tehdidi oluşturduğunu vurguluyor. Özellikle Pasifik, Güney Amerika ve Endonezya'daki sessiz volkanlar, beklenmedik felaketlere yol açabilir.

Kapat

HABERİN DEVAMI

Dünyanın en tanınmış volkanları genellikle gündemde olsa da, bilim insanları asıl tehlikenin gözden kaçan ve neredeyse hiç izlenmeyen "gizli volkanlar"dan geldiğine dikkat çekiyor. Uzmanlara göre, Sicilya'daki Etna veya ABD'deki Yellowstone gibi popüler volkanlar yerine, uzun süredir sessizliğini koruyan ve çoğu zaman unutulan volkanlar, küresel ölçekte beklenmedik felaketlere yol açma potansiyeline sahip. Bu volkanlar, insanlığın karşılaşabileceği en büyük doğal tehditlerden biri olarak öne çıkıyor.

Gizli volkanlar neden göz ardı ediliyor?

Gizli volkanlar, genellikle aktif olmadıkları ve uzun yıllar boyunca herhangi bir hareketlilik göstermedikleri için hem bilim dünyası hem de kamuoyu tarafından çoğunlukla ihmal ediliyor. Oysa Pasifik, Güney Amerika ve Endonezya gibi volkanik açıdan hareketli bölgelerde, kayıtlara geçmemiş volkanların patlaması her yedi ila on yılda bir yaşanıyor. Bu tür patlamalar, etkileri öngörülemeyen ve geniş çaplı sonuçlara yol açan olaylar olarak kayıtlara geçiyor. Bilim insanları, bu volkanların patlama riskinin sanılandan çok daha yüksek olduğunu ve mevcut izleme sistemlerinin yetersiz kaldığını belirtiyor. Özellikle "gizli volkanlar" ifadesiyle anılan bu yapılar, çevrelerindeki topluluklar için olduğu kadar, küresel iklim ve tarım üzerinde de ciddi tehditler oluşturuyor.

Yakın tarihte yaşanan felaketler ve sonuçları

Gizli volkanlar tarafından tetiklenen felaketlerin en çarpıcı örneklerinden biri, 2025 yılının Kasım ayında Etiyopya'daki Hayli Gubbi volkanında yaşandı. Bu volkan, en az 12.000 yıl boyunca herhangi bir patlama kaydı olmadan sessizliğini korumuştu. Ancak beklenmedik bir şekilde gerçekleşen patlama, 8,5 mil yüksekliğe ulaşan kül bulutları oluşturdu ve volkanik materyal Yemen'e kadar ulaştı. Kül bulutları, kuzey Hindistan hava sahasına kadar sürüklendi ve bölgedeki hava trafiğini olumsuz etkiledi. Bu olay, gizli volkanların ne denli büyük bir risk taşıdığını gözler önüne serdi.

Benzer şekilde, 1982 yılında Meksika'da bulunan El Chichón volkanı, yüzyıllar boyunca sessiz kaldıktan sonra aniden patladı. Bu felaket, yetkilileri hazırlıksız yakaladı ve sıcak taş, kül ile gazdan oluşan çığlar geniş orman alanlarını yok etti. Nehirler barajlandı, binalar yıkıldı ve kül, Guatemala'ya kadar ulaştı. Meksika'da 2.000'den fazla insan hayatını kaybetti, 20.000 kişi ise evlerini terk etmek zorunda kaldı. Ancak felaketin etkileri Meksika ile sınırlı kalmadı; patlamadan çıkan kükürt, atmosferde yansıtıcı parçacıklar oluşturarak kuzey yarımkürede sıcaklıkların düşmesine ve Afrika musonunun yön değiştirmesine neden oldu. Bu değişim, Etiyopya ve Doğu Afrika'da 1983-85 yılları arasında yaşanan kıtlığın başlıca nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. Sonuç olarak, yaklaşık 1 milyon insan hayatını kaybetti ve bu trajedi, küresel yardım kampanyalarının başlatılmasına yol açtı.

Bilimsel araştırmalarda dengesizlik ve izleme eksikliği

Gizli volkanlar gibi az bilinen yapıların oluşturduğu risklere rağmen, volkanoloji alanında yapılan yatırımlar ve araştırmalar çoğunlukla tanınmış birkaç volkan üzerinde yoğunlaşıyor. Örneğin, Etna Dağı üzerine yapılan bilimsel çalışmaların sayısı, Endonezya, Filipinler ve Vanuatu'daki toplam 160 volkan üzerine yapılan çalışmalardan daha fazla. Oysa bu bölgeler, dünyanın en yoğun nüfuslu ve en az anlaşılan volkanik alanları arasında yer alıyor. Aktif volkanların yarısından fazlası ise hâlâ izlenmiyor. Bu durum, potansiyel felaketlerin önceden tespit edilmesini ve önlenmesini zorlaştırıyor. Bilim insanları, "gizli volkanlar"ın oluşturduğu risklerin yeterince dikkate alınmadığını ve bu konuda küresel ölçekte bir izleme sisteminin eksik olduğunu vurguluyor.

En büyük volkanik patlamalar, sadece çevrelerindeki toplulukları değil, aynı zamanda küresel iklimi, muson sistemlerini ve tarımsal üretimi de etkileyebiliyor. Tarih boyunca bu tür değişimler, kıtlık, hastalık salgınları ve toplumsal kargaşa gibi sonuçlara yol açtı. Ancak günümüzde, gelecekte yaşanabilecek benzer riskleri öngörebilecek ve yönetebilecek küresel bir sistemin olmaması, insanlığı savunmasız bırakıyor.

Küresel Volkanik Risk İttifakı ve önleyici çalışmalar

Bu eksikliği gidermek amacıyla, bilim insanları, politika yapıcılar ve insani yardım kuruluşlarının iş birliğiyle "Yüksek Etkili Patlamalar için Öngörücü Hazırlık" başlığı altında Küresel Volkanik Risk İttifakı'nı kurdu. Bu ittifak, özellikle göz ardı edilen "gizli volkanlar"a odaklanarak, riskleri vurgulamayı, izleme kapasitesini artırmayı ve toplulukları felaketler gerçekleşmeden önce desteklemeyi amaçlıyor. Uzmanlar, felaketlere yalnızca tepki vermek yerine, erken müdahale ile bir sonraki büyük volkanik krizin önüne geçilebileceğini belirtiyor. Böylece, dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan milyonlarca insanın hayatı ve geçim kaynakları daha etkin bir şekilde korunabilecek.

İnsan psikolojisi ve normalleşme önyargısı

Gizli volkanlar konusunda alınan risklerin yetersiz olmasının nedenlerinden biri de insan psikolojisindeki önyargılar. Birçok kişi, uzun süre sessiz kalan bir volkanın tehlikeli olmayacağını varsayarak normalleşme önyargısına kapılıyor. Ayrıca, akılda kalan örneklerin kolayca hatırlanması, riskin yanlış değerlendirilmesine yol açıyor. Örneğin, 2010 yılında İzlanda'da yaşanan volkanik kül bulutu gibi olaylar hafızalarda taze kalırken, uzun süredir patlama yaşamayan uzak volkanlar genellikle göz ardı ediliyor. Bu durum, yatırım ve önlemlerin ancak bir felaket yaşandıktan sonra yapılmasına neden oluyor. Oysa büyük patlamaların dörtte üçü, en az 100 yıldır sessiz kalan volkanlardan kaynaklanıyor ve bu volkanlar, "gizli volkanlar" olarak en az dikkat çekenler arasında yer alıyor.

Sonuç olarak, bilim insanları ve uzmanlar, küresel ölçekte "gizli volkanlar"ın oluşturduğu risklerin ciddiyetle ele alınması gerektiğini vurguluyor. Etkili izleme sistemlerinin kurulması, bilimsel araştırmaların çeşitlendirilmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması, gelecekte yaşanabilecek felaketlerin önlenmesinde hayati önem taşıyor. Erken uyarı ve hazırlık çalışmaları, insanlığın karşı karşıya olduğu bu büyük tehlikeyi azaltmada en etkili yol olarak öne çıkıyor.


Etiketler:
gizli volkanlar volkanik risk küresel felaket bilimsel uyarı doğal afet