Bu deney kaygı bozukluklarıyla ilgili bildiklerinizi sarsacak!

Cornell Üniversitesi'nde yapılan yeni bir araştırma, laboratuvar farelerinin doğal ortama bırakıldığında kaygı ve korku tepkilerinin önemli ölçüde azaldığını ortaya koydu. Çalışma, doğal ortamın hayvan davranışları üzerindeki etkisini gözler önüne seriyor.
Cornell Üniversitesi'nde gerçekleştirilen kapsamlı bir bilimsel araştırma, laboratuvar farelerinin doğal ortama bırakıldığında kaygı ve korku tepkilerinde belirgin bir azalma yaşandığını gösterdi. Uzun yıllardır bilim insanlarının davranışsal deneylerinde kullandığı laboratuvar fareleri, genellikle öngörülebilir ve monoton bir yaşam sürüyor. Ancak bu yeni çalışma, farelerin daha doğal ve değişken bir çevreye adapte olmalarının, onların kaygı düzeylerinde ve davranışlarında köklü değişikliklere yol açabileceğini ortaya koydu. Araştırmanın bulguları, hayvan davranışlarının yalnızca genetik ve biyolojik faktörlerle değil, aynı zamanda çevresel koşullarla da şekillendiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Doğal ortamda ilk adımlar: Farelerde gözlenen değişimler
Araştırmanın başında, laboratuvar ortamına alışkın fareler ilk kez açık alana bırakıldığında, gözle görülür bir tereddüt ve keşfetme isteği sergiledi. Plastik duvarlarla çevrili, düz zeminli kafeslerden çıkan bu hayvanlar, çim, toprak, engebeli yüzeyler ve açık gökyüzüyle karşılaştıklarında önce duraksadı, ardından çevreyi koklayıp incelemeye başladı. Kısa bir süre sonra ise farelerde hareketlilik arttı; koşma ve zıplama gibi davranışlar gözlemlendi. Bu değişim, araştırmacıların "yeniden vahşileşme" olarak adlandırdığı sürecin başlangıcı olarak tanımlandı. Doğal ortam, farelerin hem fiziksel hem de psikolojik olarak daha çeşitli ve zengin deneyimler yaşamasına olanak tanıdı. Bu süreçte, farelerin davranışlarında görülen çeşitlilik ve özgüven artışı, doğal ortamın kaygı ve korku üzerinde doğrudan etkili olduğunu gösterdi.
Deneyin tasarımı ve kaygı ölçüm yöntemleri
Çalışma kapsamında, iki yıl boyunca farklı fare grupları izlendi. Bir grup fare, standart laboratuvar kafeslerinde yaşamaya devam ederken, diğer grup günler veya haftalar boyunca büyük, kapalı açık alanlarda tutuldu. Araştırmacılar, kaygı düzeylerini ölçmek için "yükseltilmiş artı labirent" adı verilen özel bir test kullandı. Bu testte, fareler hem kapalı hem de açık kollardan oluşan bir labirentte serbest bırakıldı. Kapalı kollar güvenli bir alan hissi verirken, açık kollar hayvanı daha savunmasız bırakıyordu. Laboratuvar ortamında yetişen fareler, her tekrar eden denemede açık kollardan daha fazla kaçınma eğilimi gösterdi. Ancak doğal ortamda zaman geçiren farelerde, açık kollarda geçirilen süre yüksek kaldı ve kaygı tepkileri gözle görülür şekilde azaldı. Bu sonuç, doğal ortamın kaygı üzerinde doğrudan bir azaltıcı etkisi olduğunu ortaya koydu.
Doğal ortamın kaygı üzerindeki etkileri
Çalışmanın en dikkat çekici bulgularından biri, doğal ortamda yaşayan farelerin, laboratuvar ortamında gelişmiş olan kaygı tepkilerini bile büyük ölçüde geriye çevirebilmesiydi. Araştırmacılar, daha önce yüksek düzeyde kaçınma davranışı sergileyen fareleri bir hafta boyunca açık alanda bıraktıktan sonra, bu hayvanların kaygı düzeylerinin neredeyse başlangıç seviyelerine döndüğünü gözlemledi. Bu durum, doğal ortamda geçirilen sürenin yalnızca yeni korku tepkilerinin oluşumunu engellemekle kalmayıp, aynı zamanda mevcut kaygı davranışlarını da azaltabildiğini gösterdi. Çalışmanın baş yazarı Matthew Zipple, bu değişimin temelinde "kontrol" duygusunun yattığını vurguladı. Farelerin doğal ortamda kendi kararlarını alabilmeleri, çevreleriyle etkileşime geçebilmeleri ve karşılaştıkları zorluklara çözüm üretebilmeleri, kaygı düzeylerinde belirgin bir azalma sağladı.
Çeşitlilik ve deneyimin önemi
Doğal ortamda yaşayan fareler, her gün farklı deneyimlerle karşılaştı. Yuva yapma, tırmanma, yağmurdan korunma ve diğer farelerle sosyal etkileşim gibi çeşitli aktiviteler, hayvanların deneyim repertuarını genişletti. Cornell Üniversitesi'nden nörobiyoloji ve davranış doçenti Michael Sheehan, bu çeşitliliğin, farelerin yeni durumları daha esnek ve sağduyulu bir şekilde değerlendirmesine olanak tanıdığını belirtti. Sınırlı deneyime sahip hayvanlar, alışılmadık bir durumla karşılaştıklarında daha yüksek kaygı tepkisi gösterirken, zengin deneyime sahip olanlar tehditleri daha iyi ayırt edebildi. Bu bulgu, doğal ortamın yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik açıdan da hayvanların gelişimine katkı sağladığını ortaya koydu.
Laboratuvar ortamının sınırları ve bilimsel çıkarımlar
Çalışma, laboratuvar ortamında yapılan davranışsal araştırmaların genelleştirilebilirliği konusunda önemli sorular gündeme getirdi. Laboratuvar fareleri, genellikle insan davranışını modellemek için kullanılsa da, bu hayvanların yaşamlarının doğallıktan uzak ve seçimden yoksun olması, elde edilen sonuçların gerçek yaşamı ne kadar yansıttığı konusunda tartışmalara yol açtı. Araştırmacılar, doğal ortamın tek başına davranışsal sonuçları değiştirebileceğini ve deneyim çeşitliliğinin kaygı gibi temel duygusal tepkiler üzerinde belirleyici rol oynadığını vurguladı. Zipple ve Sheehan, gerçek bir organizmanın gerçek bir ortamda incelenmesinin, davranış bilimi açısından çok daha kapsamlı ve geçerli sonuçlar sağlayabileceğine dikkat çekti.
Kaygı ve korkunun şekillenmesinde çevrenin rolü
Doğal ortamda yaşamanın, farelerin risk değerlendirmesini ve çevreye olan tepkilerini kökten değiştirdiği görüldü. Günlük olarak karşılaşılan zorluklar, hayvanların problem çözme becerilerini geliştirdi ve yeni durumları tehdit edici olmaktan çıkarıp yönetilebilir hale getirdi. Araştırmacılar, bu kontrol ve deneyim duygusunun, beynin kaygı ve korku mekanizmalarını yeniden şekillendirdiğini düşünüyor. Özellikle "doğal ortam" faktörünün, hayvanların yalnızca mevcut kaygı düzeylerini azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda yeni korku tepkilerinin gelişimini de engellediği belirtildi. Bu bulgu, çevresel çeşitliliğin ve özgürlüğün, hayvanların psikolojik sağlığı üzerinde ne kadar etkili olabileceğini gözler önüne serdi.
İnsan kaygısına dair çıkarımlar ve sonuç
Cornell Üniversitesi'nde yürütülen bu araştırma, doğrudan insan kaygısını açıklamasa da, deneyim ve seçim özgürlüğünün psikolojik tepkiler üzerindeki önemini vurguluyor. Araştırmacılar, kaygının çoğu zaman uygun olmayan bir korku tepkisi olarak ortaya çıktığını ve bunun çevresel deneyimlerle şekillenebileceğini belirtiyor. Sonuç olarak, doğal ortamda geçirilen zamanın, hem hayvanlarda hem de insanlar üzerinde kaygı ve korku gibi duyguların yönetiminde önemli bir rol oynayabileceği düşünülüyor. Bu çalışma, davranış bilimi ve psikoloji alanında çevresel faktörlerin göz ardı edilmemesi gerektiğini bir kez daha gösteriyor.
- Popüler Haberler -
Güney Afrika'da eğlence mekanına saldırı: 10 kişi hayatını kaybetti
Irak, İran'dan gelen doğal gaz akışının tamamen durduğunu duyurdu
Evrenin en gizemli patlaması! Süpernova ve kilonova aynı anda
TikTok mahkemede! Çin'e veri transferi devam edecek ama şeffaflık şart
Karadağ, Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat uygulamasına yeniden başlıyor
Katil İsrail'in Gazze saldırılarında can kaybı 70 bin 942'ye yükseldi



