ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE

Bilim insanları Güneş'e fırlatma teorisinin gizli engelleriyle karşı karşıya

Deniz Zeybek - | Son Güncelleme Tarihi:
Bilim insanları Güneş'e fırlatma teorisinin gizli engelleriyle karşı karşıya

Monash Üniversitesi'nde astronomi doçenti Michael Brown, kötü insanları Güneş'e fırlatma fikrinin neden pratikte başarısız olacağını detaylı bir araştırmayla ortaya koydu. Dünya'nın yörüngesinin etkisi ve yerçekimi hesapları, bu dramatik cezalandırma yönteminin gerçekleştirilmesini neredeyse imkansız hale getiriyor.

Kapat

HABERİN DEVAMI

Monash Üniversitesi'nde görevli astronomi doçenti Michael Brown, varsayımsal bir soruya bilimsel bir cevap vermiştir: Kötü insanları Güneş'e fırlatmak mümkün müdür? Araştırmacının sonuçları, bu fikrin teoride ne kadar cazip görünse de, pratikte oldukça karmaşık ve hatta başarısız olacağını göstermektedir. Brown, The Conversation dergisinde yayımlanan makalesinde, bu operasyonun gerçekleştirilmesinin önündeki fiziksel engelleri detaylı biçimde incelemiştir.

Dünya'nın yerçekiminden kurtulmanın ilk zorlukları

Güneş'e fırlatma planının ilk aşaması, roketin Dünya'nın yerçekimi alanından tamamen kurtulmasını gerektirmektedir. Bu başarılabilmesi için, roketin saniyede en az 11 kilometre hızla, yani saatte 25.000 milin üzerinde bir hızla hareket etmesi zorunludur. Bu hız, Dünya'nın yüzeyinden ayrılan herhangi bir nesnenin kaçış hızı olarak bilinir ve oldukça yüksektir. Brown, böyle bir roketin inşa edilebileceğini varsayarak, sorunun asıl nerede başladığını ortaya koymaktadır. Çünkü roketin Dünya'nın yerçekiminden kurtulması, sorunun sadece başlangıcıdır.

Dünya'nın yörüngesel hareketi ve Güneş'i ıskalama sorunu

Roket başarıyla Dünya'nın yerçekiminden kurtulduktan sonra, beklenmedik bir fiziksel gerçeklikle karşılaşılır. Dünya, Güneş etrafında saniyede yaklaşık 30 kilometre hızla dönerken, bu hareket roketin yörüngesini önemli ölçüde etkiler. Brown'ın hesaplamalarına göre, roket doğrudan Güneş'e doğru fırlatılsa bile, Güneş'i neredeyse 100 milyon kilometre kadar ıskalayacaktır. Bu mesafe, Dünya ile Güneş arasındaki ortalama uzaklığın yaklaşık iki katıdır.

Bunun nedeni, roketin Dünya'nın yakınlığından ayrıldığında, Güneş'e doğru olduğundan daha hızlı Güneş etrafında seyahat etmesidir. İlk başlarda roket Güneş'e yaklaşıyor görünse de, roketin Güneş etrafındaki hareketi ve Güneş'in yerçekimi birleşerek, Güneş'i tamamen ıskalayan eliptik bir yörünge oluşturur. Bu durum, Güneş'e fırlatma planının temel fiziksel engeli olarak ortaya çıkmaktadır.

Ters yörünge stratejisi ve Güneş'e yaklaşma

Bu sorunu çözmek için, roketin fırlatma yörüngesinin Dünya'nın yörüngesini dengelemesi gerekmektedir. Brown'ın önerdiği çözüm, roketin gezegenimizin yörüngesinin ters yönünde seyahat ederken saniyede 32 kilometre hızla alçak Dünya yörüngesini aşmasıdır. Roket Dünya'nın kavrayışından kurtulduğunda, Güneş'in alanına girer ve burada yıldıza göre etkili bir şekilde hiç hareket etmez. Bu noktada Güneş'in yerçekimi, roketin ve içindeki yolcunun amansızca içeri doğru çekmesi başlar.

Yaklaşık 150 milyon kilometrelik bu yolculuk, kabaca 10 hafta sürecektir. Bu süre zarfında, kötü adamımızın ateşli yıkımdan önce günahlarını düşünmesi için bolca zaman bulunacaktır. Ancak bu teorik çözüm bile, mevcut teknolojik sınırlamalar nedeniyle gerçekleştirilemez.

Mevcut teknoloji ve New Horizons sondası örneği

Günümüzün en gelişmiş uzay teknolojisi bile, bu görev için gerekli hızları sağlayamamaktadır. Dünya'dan ayrılan en hızlı uzay aracı, 2006 yılında NASA tarafından fırlatılan ve 2015 yılında Pluto'ya ulaşan New Horizons sondası olmuştur. Bu sonda, saniyede 16,26 kilometre maksimum fırlatma hızına ulaşmıştır. Bu hız, Güneş'e fırlatma için gerekli olan hızın sadece yarısıdır. Dolayısıyla, mevcut roket teknolojisi ile bu operasyonu gerçekleştirmek imkansız görünmektedir.

Yerçekimi yardımı ve Jüpiter stratejisi

Ancak Brown, bu soruna bir çözüm önermiştir: yerçekimi yardımı tekniğini kullanmak. Jüpiter gibi diğer gezegenleri kullanarak, roketin yörüngesinin etrafında sapan hareket yapması sağlanabilir. Bu sayede roket, önemli hız kazanabilir. New Horizons sondası, 2007 yılında Jüpiter'in etrafında uçarak bu tekniği başarıyla uygulamıştır. Sonuç olarak sonda, saatte 14.000 kilometre hızlandı ve Pluto'ya olan yolculuğunu üç yıl kısalttı.

Brown'ın sonuç olarak belirttiği gibi, kötü adamımızı Güneş'e sokmak için aynı süreci kullanabiliriz. Onları gezegenlerin yanından geçen bir yörüngeye fırlatabiliriz. Her gezegensel yakın geçişte yörüngeleri yerçekimi tarafından yeniden şekillenir, kötü adamımızı bir sonraki yakın geçişe götürür ve onları Güneş'e giderek daha da yaklaştırır. Bu yöntem, mevcut teknoloji ile daha uygulanabilir görünse de, yine de son derece karmaşık ve maliyetli bir operasyon olacaktır.

Sonuç olarak, Güneş'e fırlatma fikri, bilimsel açıdan ilginç bir düşünce deneyi olsa da, fiziksel gerçeklikler ve mevcut teknolojik sınırlamalar nedeniyle pratik olarak gerçekleştirilemez. Michael Brown'ın araştırması, evrenin karmaşık fizik yasaları karşısında insan tasarımlarının ne kadar sınırlı olduğunu göstermektedir.


Etiketler:
Güneş astronomi Michael Brown fizik uzay