Starlink'in güneş fırtınası koruması performansı düşürebiliyor

Ali Kemal Cora - Kasım 19, 2025 14:56 | Son Güncelleme Tarihi: Kasım 19, 2025 15:02

Araştırmacılar, SpaceX'in Starlink uydu ağının güneş fırtınalarının etkilerini azaltmak için kullandığı yöntemin, jeomanyetik koşullar normale döndükten sonra bir gün veya daha uzun süre devam eden performans sorunlarına neden olabileceğini tespit etti.

Kapat

HABERİN DEVAMI

Starlink'in güneş fırtınalarından kaçınma mekanizması, ağın hizmet kalitesini önemli ölçüde etkileyebileceği yönünde yeni bulgular ortaya çıktı. Mayıs ve Ekim 2024 arasında meydana gelen dört büyük koronal kütle atımını incelemek üzere yapılan araştırmada, Starlink'in uyduları koruması için aldığı tedbirlerin istenmeyen yan etkiler doğurabileceği ortaya konuldu. Araştırmacılar, SpaceX'in dayanıklılık rejimini yeniden değerlendirmesi gerektiğini düşünüyor.

Güneş fırtınaları ve Starlink'in tepkisi

Güneş'ten yayılan yüklü plazma püskürtüleri, Dünya'nın yakın çevresine ulaştığında manyetik alanları bozarak radyo iletişimini kesintiye uğratır. Bu olaylar güneş fırtınası olarak bilinir ve Starlink gibi alçak Dünya yörüngesinde faaliyet gösteren uydu ağlarını doğrudan etkiler. Güneş fırtınaları ayrıca Dünya'nın üst atmosferini ısıtarak genişletir, bu da Starlink'in geniş bant kuşları filosu gibi alçak yörüngedeki uyduların daha fazla atmosferik sürüklenme yaşamasına ve irtifa kaybetmesine sebep olur. SpaceX, bu durumda etkilenen uyduları geçici olarak nominal irtifalarının üzerine yükselterek müdahale eder.

Starlink'in koruma sistemi yan etkileri tetikliyor

Starlink'in uyduları kaldırma işlemi, beklenmedik bir sorunun kaynağı haline geldi. SpaceX genellikle bu uyduların bir veya iki gün içinde orijinal irtifalarına dönmesine izin verse de, araştırmacılar çok daha karmaşık bir süreci ortaya çıkardılar. Yörünge ayarlamalarının hem uzamsal hem de zamansal boyutlarda komşu uyduları etkilediği, bu da basamaklı bir etki tetiklediği tespit edildi. Yörüngenin tam stabilizasyonu genellikle üç ila dört gün sürmektedir. Bu dinamik ayarlamalar sırasında uydu bağlantıları ve yönlendirme yolları bozulabiliyor, gidiş-dönüş süresinde sürekli artış gibi ciddi performans sorunlarına yol açabiliyor. Starlink'in otonom takımyıldız yönetim sistemi, normal operasyonlar için optimize edilmiş kendi kendine sürüş algoritmaları nedeniyle istemeden fırtına etkilerini güçlendirebiliyor.

Araştırmanın kapsamı ve bulguları

Çalışma, Starlink otonom sistemine bağlı 76 RIPE Atlas probundan veri toplayarak gerçekleştirildi. Bu problar ağın varlıklarını her dört dakikada bir kontrol ederken, araştırmacılar aynı zamanda uyduların konumunu ve güneş fırtınalarının yoğunluğunu tanımlayan diğer veri setlerini de kullandılar. Bulgular, bir geniş bant takımyıldızındaki tüm uyduların güneş fırtınalarına eşit derecede savunmasız olmadığını ortaya koymaktadır. Yüksek enlemlerdeki uydular ve fırtına zirvelerinde güneşe en çok maruz kalanlar en önemli yörünge bozulmasını yaşamaktadır. Bu farklılık, Starlink'in koruma stratejisinin seçici bir şekilde uygulanması gerektiğini göstermektedir.

Starlink'in gelecek için karşı karşıya olduğu zorluklar

Araştırma, Starlink'in güneş fırtınaları sırasında düşük performans yaşadığını bulsa da, ağın ele alınan dört olay sırasında çalışmaya devam ettiğini de belirtmektedir. Ancak yazarlar, bu tür hizmetlerin özellikle uzak bölgelerde ve afet bölgelerinde küresel internetin giderek daha önemli bir parçası haline geldiğini vurgulayarak, Starlink'in performansı üzerine daha fazla araştırmanın gerekli olduğunu öne sürüyor. Aşırı uzay hava olayları sırasında günümüzün otonom takımyıldız yönetiminin uygunluğu hakkında temel sorular ortaya çıkmaktadır. SpaceX'in dayanıklılık rejimini yeniden gözden geçirmesi, hem hizmet kalitesini korumak hem de ağın istikrarını sağlamak açısından kritik önem taşımaktadır.

Etiketler:

Starlink güneş fırtınası uydu ağı SpaceX uzay hava