Türkiye'de 11 bin yıllık gizemli heykelcik bulundu

Türkiye'nin güneydoğusunda yürütülen arkeolojik kazılarda, dikişli dudaklara sahip bir taş heykelcik ve oyulmuş taş yüzler keşfedildi. Karahan Tepe'deki bu bulgular, insanlığın göçebe yaşamdan yerleşik hayata geçişinin ilk izlerini ortaya koymakta ve Neolitik dönemin inanç sistemleri hakkında yeni bilgiler sunmaktadır.
Türkiye'nin geniş güneydoğu ovalarına bakan tepelerde gerçekleştirilen arkeolojik çalışmalar, dünyanın en erken topluluklarının ortaya çıktığı 11 bin yıl öncesine ait önemli bulgular ortaya çıkarmaya başladı. Rüzgarın süpürdüğü bu alanlardan çıkan eserler, insanların o dönemde nasıl yaşadıklarını ve ne tür inançlara sahip olduklarını anlamamıza yardımcı olmaktadır.
Gizemli bulguların ortaya çıkması
Son dönemde yapılan kazılarda, dikişli dudaklara sahip bir taş heykelcik, çeşitli oyulmuş taş yüzler ve her iki tarafında ifade dolu insan figürlerine sahip siyah bir serpantinit boncuk keşfedilmiştir. Bu eserler, Neolitik dönemin inançları ve ritüelleri hakkında önemli ipuçları sunmaktadır. Karahan Tepe'deki kazı çalışmalarını yöneten arkeolog Necmi Karul, bu tür bulguların sayısının artmasının, yerleşik yaşamın doğrudan bir sonucu olarak yorumlanabileceğini belirtmiştir. Karul'a göre, topluluklar daha yerleşik hale geldikçe, insanlar doğadan yavaş yavaş uzaklaşmış ve insan figürünü ile insan deneyimini evrenin merkezine yerleştirmiştir. T şeklindeki bir sütuna oyulmuş insan yüzü, bu dönüşümün en açık kanıtlarından biri olarak görülmektedir.
Taş Tepeler projesi ve Neolitik başkent
Bu kazılar, Türkiye'nin 'Taş Tepeler' projesi kapsamında yürütülmektedir. Kültür Bakanı Nuri Ersoy tarafından 'dünyanın Neolitik başkenti' olarak tanımlanan Şanlıurfa ilinde, 2020 yılında başlatılan bu hükümet destekli girişim, 12 farklı alanda arkeolojik çalışmalar yürütmektedir. Proje, UNESCO miras alanı olan Göbekli Tepe'yi de kapsamaktadır. Göbekli Tepe, Yukarı Mezopotamya'daki bilinen en eski megalitik yapılara ev sahipliği yapmakta ve merhum Alman arkeolog Klaus Schmidt tarafından 1995 yılında kazılara başlanmıştır. Bu alanlar, Neolitik dönemin anlaşılması açısından son derece önemli konumdadır.
Alman Arkeoloji Enstitüsü'nden Lee Clare, Karahan Tepe'nin ziyaretçi merkezinde sergilenen yeni bulguların, insanlığın göçebe avcı-toplayıcı yaşamdan erken yerleşimlere geçişi hakkında uzun süredir kabul gören anlatıları sorguladığını ifade etmiştir. Clare'e göre, incelenen her bina, birinin yaşamına dair küçük bir bakış açısı vermektedir. Kazılan her katman, araştırmacıları bir bireye daha yaklaştırmakta ve hatta o kişiye neredeyse dokunabilme imkanı sunmaktadır. Bu sayede, Neolitik dönemin inanç sistemleri hakkında yeni içgörüler kazanılmaktadır.
Yazıdan önceki dönemin sırları
Son beş yıl, tüm bu yeni alanlardan çıkan harika miktarda veriyi ortaya çıkarmıştır. Ancak, bu dönemin tam olarak anlaşılması bazı zorluklar içermektedir. Lee Clare, hiçbir yazılı kaydın bulunmadığını çünkü bunların tarih öncesi olduğunu belirtmiştir. Heykellerin veya heykelciklerin kimi temsil ettiğini belirlemek muhtemelen imkansız olsa da, bu tür bulguların sayısı arttıkça ve ortaya çıktıkları bağlamlar hakkında daha fazla bilgi edinildikçe, istatistiksel analizler yapma ve anlamlı karşılaştırmalar yapma fırsatı kazanılmaktadır. Necmi Karul, bu bulguların yaklaşık 10 bin yıl öncesine tarihlendiklerini ve yazıdan önceki bir döneme ait olduklarını vurgulamıştır.
Yerleşik yaşamın başlangıcı ve sosyal değişim
Yerleşimlerin ortaya çıkması, son Buzul Çağı'ndan sonra başlamıştır. Değişen çevre, verimli koşullar yaratmış ve insanların sürekli avlanmaya gitmeden kendilerini beslemelerine imkan vermiştir. Bu durum, nüfus artışını desteklemiş ve bölgede kalıcı yerleşimlerin gelişimini ve genişlemesini teşvik etmiştir. Topluluklar yerleşmeye başladıkça, yeni sosyal dinamikler ortaya çıkmaya başlamıştır. Lee Clare, insanlar fazla ürettiklerinde, zengin ve fakir ayrımının ortaya çıktığını belirtmiştir. Sosyal hiyerarşinin ilk ipuçları bu dönemde görülmektedir. Karahan Tepe'de gözlemlenen bulgular, bu sosyal dönüşümün başlangıcını temsil etmektedir. Birçok yönden, modern dünyaya doğru giden kaygan bir yolun başlangıcı olarak değerlendirilmektedir.
Kazılar ilerledikçe, Neolitik dönemin anlaşılması önemli ölçüde dönüşecektir. Her alan, bilimsel tarihte kendi yerini kazanacaktır. Sefer Tepe alanının baş arkeologu İstanbul Üniversitesi'nden Emre Güldoğan, bu çalışmaların arkeoloji alanında devrim niteliğinde olacağını düşünmektedir. Taş Tepeler projesi, Türkiye'nin Neolitik başkenti olarak bilinen Şanlıurfa'da, insanlığın en erken dönemlerinin anlaşılmasına katkı sağlamaya devam etmektedir.
- Popüler Haberler -
Pahalı vizeler İngiltere'nin en yetenekli bilim insanlarını yıldırıyor
İsrail'in 2026 bütçesi onaylandı! En büyük pay savunmaya
Mısır'ın kayıp hayalet şehri Imet 2,500 yıl sonra yeniden gün yüzüne çıktı
BM'den Suriye çağrısı: Esed dönemi dahil tüm suçlar araştırılmalı
Lübnan'dan İsrail'e tepki: Ateş altında müzakere yürütmek kabul edilemez
Esed zulmü sona erdi! Suriye'de halkın devrimi 1 yaşında



