ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE

Sosyal medya bağımlılığı gençlerin zihinsel yeteneklerinizi zayıflatıyor!

Fatih Coşgun - | Son Güncelleme Tarihi:
Sosyal medya bağımlılığı gençlerin zihinsel yeteneklerinizi zayıflatıyor!

Griffin Üniversitesi'nden araştırmacılar, 98 bin 299 katılımcının verilerini inceleyerek TikTok ve Instagram Reels gibi kısa biçimli videoların insan beyninin konsantrasyon yeteneğini ciddi şekilde etkilediğini ortaya koydular.

Kapat

HABERİN DEVAMI

Sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla birlikte hepimizin hissettiği bir gerçek, artık bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmış durumda: dijital çağda yaşayan insanların dikkat süreleri giderek kısalmakta ve bilişsel yetenekleri zayıflamaktadır. Griffin Üniversitesi'nden araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen kapsamlı bir meta-analiz çalışması, bu endişelerin tamamen haklı olduğunu göstermektedir. Araştırma ekibi, 71 farklı bilimsel çalışmayı ve 98 bin 299 katılımcıdan toplanan verileri detaylı biçimde analiz ederek, kısa biçimli video içeriklerinin insanların zihinsel performansını nasıl etkilediğini ortaya koymaya çalışmıştır.

Kısa videolar ve bilişsel performans arasındaki bağlantı

Araştırmanın bulguları oldukça açık ve endişe vericidir. TikTok, Instagram Reels ve benzeri platformlardaki kısa biçimli videoların (SFV) yoğun kullanımı, özellikle dikkat kontrolü ve engelleyici süreçlerde daha zayıf bilişsel performansla doğrudan ilişkilidir. Araştırmacılar, bu ilişkinin sadece tesadüfi bir korelasyon olmadığını, aksine derin bir nedensellik içerdiğini vurgulamaktadırlar. Yüksek düzeyde kısa video tüketimi yapan kullanıcılar arasında gözlemlenen bilişsel gerginlik, beynin dikkat düzenlemesi ve dayanıklılığında ortaya çıkan bozulmaları yansıtmaktadır. Bu durum, akademik çalışmalar, mesleki görevler ve günlük hayatın hedeflerine yönelik faaliyetlerde dikkat ve yürütücü işlevlerin merkezi rolü göz önüne alındığında, uzun vadede ciddi sonuçlar doğurabilir.

Çalışmada özellikle vurgulanan bir nokta, sosyal medya platformlarının tasarım felsefesidir. Bu platformlar, hızlı geri bildirim mekanizmaları ve algoritmik içerik dağıtımı yoluyla kullanıcıları kısa, yüksek ödüllü etkileşimlere teşvik etmektedir. Sonuç olarak, uzun süreli konsantrasyonu gerektiren görevleri sürdürmek giderek daha zor hale gelmektedir. Okuduğunu anlama, karmaşık problem çözme veya derinlemesine araştırma gibi faaliyetler, bu tür platformaların psikolojik etkisi altında kalan bireyler için ciddi zorluklar oluşturmaya başlamıştır.

Sosyal medya bağımlılığının toplumsal etkileri

Araştırmanın sonuçları, birçok kişi için şaşırtıcı olmasa da, toplumun geleceği açısından derin sorular ortaya koymaktadır. Sosyal medya ve internet teknolojisinin yaygınlaşmasından önceki dönemlerde, insanlar daha uzun süreler boyunca konsantrasyonlarını koruyabiliyorlardı. Üniversite kütüphanelerinde saatlerce sessiz ortamlarda kitap okuyabilmek, bir proje üzerinde kesintisiz çalışabilmek, alakasız internet sekmelerine takılmadan odaklanabilmek mümkündü. Ancak sosyal medya platformlarının video-ağırlıklı hale gelmesiyle birlikte, bu yetenekler önemli ölçüde zayıflamıştır. Günümüzde, sevilen bir kitaba odaklanmak bile daha zor hale gelmiş, daha sık molalar vermek gerekli hale gelmiştir.

National Review'dan Michael Brendan Dougherty, bu konuya ilişkin Temmuz ayında yayınlanan bir köşe yazısında, sosyal medya bağımlılığının sadece bireysel düzeyde değil, toplumun temel kurumlarına da zarar verdiğini belirtmiştir. Eğer toplum olarak sosyal medyaya ve TikTok videolarına toplu biçimde bağımlıysak ve Amerikan kültürü artık dev vızıldayan internet etkileyicileri tarafından yaratılıyorsa, medeniyetin en iyi yönlerini nasıl koruyabiliriz? Sürekli paranoyak ve dikkat açısından yetersiz olduğumuzda, Kongre gibi güvenilen kurumları, kiliseler ve dini inançları, ya da halk sağlığını nasıl yeniden inşa edebiliriz? Bu sorular, sosyal medya bağımlılığının sadece bireysel bir sorun olmadığını, aksine toplumun yapısını tehdit eden bir kriz olduğunu göstermektedir.

Medeniyetin geleceği ve dijital çağın zorlukları

Dougherty, medeniyetin son kalan alışkanlıklarının paranoya, güvensizlik ve cevaplar için çaresizliğe yol açtığını yazarak, medeniyetin temelini oluşturan kurumların buharlaştırıldığını ve boşaltıldığını ifade etmiştir. Medeniyetin yapılarına yaslandığımız an, bu yapılar dağılmaktadır. Eğer bu dönemde herhangi bir şeyi korumak istiyorsak, kahramanca çalışma ve kurum inşası gerektirecektir. Ancak bu, derin değerler üzerinde bir anlaşmayı ve güveni gerektirmektedir. Oysa çoğu düşünce ve fikir, TikTok ve Instagram Stories'te 15 saniyelik video kısalarına düzleştirildiğinde, bu nasıl başarılabilir sorusu ortaya çıkmaktadır.

Bu sorulara kolay cevaplar bulmak mümkün değildir. Sunucuları basitçe yok edip internet öncesi dönemine dönmek, toplumun daha uyumlu ve güvenen hissettiği bir zamana geri dönmek imkânsızdır. Teknolojinin, özellikle yapay zekanın, insanların artık çalışmak zorunda olmadığı bir geleceğe yol açacağını ve tüm yeni bulunan boş zamanın romantik ilişkilere, çocuk bakımına ve hobiler ile yaratıcı tutkuların takip edilmesine harcanacağını ummak kadar ütopiktir. Sosyal medya ve internet, şişeden çıkmış atasözü cinleri gibidir; geri dönmek bir seçenek değildir.

Bireysel ve toplumsal düzeyde çözüm arayışları

Ancak bu karanlık tabloya rağmen, kendi küçük medeniyet köylerimizi yetiştirmeye çalışmak hala mümkündür. Sahip olduğumuz boş zamanda, kendimizi daha fazla okumaya, fiziksel bir hobiye dalmaya, doğada açık havada olmaya ve ekranlarımıza daha az yapışmaya zorlayabiliriz. Bu bilinçli seçimler, dijital çağın olumsuz etkilerine karşı kişisel düzeyde bir direnç oluşturabilir. Çocuklarımızı yetiştirirken de benzer yaklaşımlar izleyebiliriz. Akşam yemeği masasında onları meşgul tutmak için iPad vermek zorunda değiliz; onlara boya kalemleri ve boyama kitapları verebiliriz. Çocukların yaratıcılığını ve konsantrasyonunu geliştirmek için, ekran tabanlı eğlenceye alternatif seçenekler sunmak önemlidir.

Günlük hayatlarımızda çıldırmamak ve sosyal medya bağımlılığının olumsuz etkilerinden korunmak için hala küçük, bilinçli seçimler yapabiliriz. Bu seçimler, bireysel düzeyde başlasa da, toplumun geleceğini şekillendirmede önemli bir rol oynayabilir. Sosyal medya ve internet teknolojisinin tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmasa da, bu araçlarla olan ilişkimizi yeniden tanımlayabilir ve daha sağlıklı bir denge kurabilir. Araştırmanın ortaya koyduğu bulgular, bu değişimin ne kadar acil olduğunu göstermektedir.


Etiketler:
sosyal medya dikkat süresi TikTok araştırma dijital sağlık