ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE

Açken neden sinirli oluyoruz! Bilim insanları gerçeği ortaya çıkardı

Tunahan Köpüklü - | Son Güncelleme Tarihi:
Açken neden sinirli oluyoruz! Bilim insanları gerçeği ortaya çıkardı

Açlık ve ruh hali arasındaki ilişki, Almanya'da yürütülen yeni bir araştırmayla yeniden gündeme geldi. Tübingen Üniversitesi'nden bilim insanları, açken sinirli olmanın ardındaki gerçek nedeni ortaya koydu.

Kapat

HABERİN DEVAMI

Günlük yaşamda pek çok insan, aç kaldığında ruh halinin hızla değiştiğini ve sinirliliğin arttığını fark eder. Özellikle uzun süren toplantılar, öğün atlamalar veya geç kalan bir yemek, bir anda sabırsızlık ve tahammülsüzlük hissini tetikleyebilir. Almanya'nın Tübingen Üniversitesi'nde yapılan ve açlık ile ruh hali arasındaki bağlantıyı inceleyen yeni bir araştırma, bu yaygın deneyimin arkasındaki asıl nedeni bilimsel olarak aydınlattı. Araştırmacılar, açken sinirli olmanın yalnızca biyolojik bir süreçten ibaret olmadığını, kişinin açlığı nasıl algıladığının da bu duygusal değişimde belirleyici rol oynadığını ortaya koydu.

Açlık hissinin ruh hali üzerindeki etkisi

Açlık, vücudun enerji ihtiyacına dair güçlü bir sinyal olarak bilinir. Çoğu insan, açken ruh halindeki değişimin doğrudan kan şekeri yani glikoz seviyesinin düşmesine bağlı olduğunu düşünür. Ancak Tübingen Üniversitesi'nden Dr. Kristin Kaduk ve ekibi, bu varsayımı test etmek üzere dört hafta süren kapsamlı bir çalışma yürüttü. Katılımcılar, bu süre boyunca sürekli glikoz monitörü taşıdı ve her gün bir uygulama aracılığıyla açlık, tokluk ve ruh halleriyle ilgili soruları yanıtladı. Elde edilen binlerce anlık veri, açlık ve ruh hali arasındaki ilişkinin düşündüğümüzden daha karmaşık olduğunu gösterdi. Araştırmaya göre, glikoz seviyeleri düşse bile, kişi kendini aç hissetmediği sürece ruh halinde belirgin bir değişim yaşanmıyor. Yani, açlık hissi bilinçli olarak algılandığında, ruh hali olumsuz etkileniyor. Bu bulgu, açlık ve ruh hali arasındaki ilişkinin biyolojik olduğu kadar psikolojik bir boyutu da olduğunu gözler önüne seriyor.

Bilinçli farkındalık: açlık ve duygular arasındaki köprü

Çalışmanın en dikkat çekici sonuçlarından biri, açlık hissinin ruh hali üzerindeki etkisinin kişiden kişiye değişebildiği oldu. Araştırmacılar, içsel algı yani interosepsiyon olarak adlandırılan, kişinin kendi bedenindeki sinyalleri algılama yeteneğini de inceledi. Bazı bireyler, vücutlarındaki küçük değişiklikleri hızla fark edebilirken, bazıları ise yalnızca daha güçlü sinyalleri algılayabiliyor. Araştırma ekibi, içsel algısı daha gelişmiş olan katılımcıların, dört hafta boyunca ruh hallerinde daha az dalgalanma yaşadığını tespit etti. Bu kişiler, glikoz seviyelerinde büyük değişiklikler olsa bile duygusal olarak daha dengeli kalmayı başardı. Profesör Nils Kroemer, "Kendi bedeninizi bilinçli olarak hissetmek, ruh haliniz için bir tür tampon görevi görebilir" diyerek, açlık ve ruh hali arasındaki bu bağlantının önemini vurguladı. Bu sonuçlar, açlık ve ruh hali ilişkisini yalnızca biyolojik süreçlerle değil, aynı zamanda bilinçli farkındalıkla da açıklamak gerektiğini gösteriyor.

Gerçek yaşamda açlık ve ruh hali: laboratuvardan günlük hayata

Geçmişte yapılan birçok araştırma, glikozun ruh hali üzerindeki etkisini laboratuvar ortamında, kontrollü içecekler veya sabit öğünler kullanarak incelemişti. Ancak bu tür deneyler, gerçek yaşamın karmaşıklığını tam olarak yansıtamıyor. Tübingen Üniversitesi'nin yürüttüğü yeni çalışma ise, katılımcıları günlük rutinlerinde gözlemleyerek daha doğal ve kapsamlı veriler elde etti. Katılımcıların öğün saatleri, uyku düzenleri ve günlük aktiviteleri değişkenlik gösterdi. Buna rağmen, açlık hissi ruh hali üzerinde tutarlı bir şekilde belirleyici oldu. Glikoz seviyesindeki değişimler, ancak kişi gerçekten aç hissettiğinde ruh halini etkiledi. Çalışmaya farklı vücut kitle indekslerine, insülin hassasiyetlerine ve yaşam tarzlarına sahip bireyler dahil edildi. Tüm bu çeşitliliğe rağmen, ana bulgu değişmedi: Açlık hissi, ruh hali dalgalanmalarının en önemli tetikleyicisi olarak öne çıktı.

Açlık, glikoz ve psikolojik teoriler: yeni bir bakış açısı

Araştırmanın sonuçları, açlık ve ruh hali arasındaki ilişkiye dair geleneksel bakış açısını sorgulatıyor. Uzun yıllardır, ruh halindeki değişimlerin temel nedeni olarak glikoz seviyesindeki düşüş gösteriliyordu. Ancak bu yeni çalışma, ruh halinin yalnızca biyolojik süreçlere değil, aynı zamanda kişinin açlığı nasıl algıladığına da bağlı olduğunu ortaya koydu. Bu bulgu, duyguların bedensel durumların yorumlanmasından kaynaklandığını savunan psikolojik teorilerle de uyumlu. Yani, mide sinyalleri yalnızca fiziksel bir uyarı değil, aynı zamanda duygusal bir işaret olarak da işlev görüyor. Enerji seviyesindeki küçük bir değişiklik, algıda önemli bir kaymaya yol açabiliyor. Bu nedenle, açlık ve ruh hali ilişkisini anlamak için hem biyolojik hem de psikolojik faktörleri dikkate almak gerekiyor.

İçsel farkındalığın önemi ve gelecekteki araştırmalar

Çalışmanın bir diğer önemli bulgusu, içsel farkındalığın yani kişinin kendi bedensel sinyallerini tanıma yeteneğinin, duygusal dengeyi korumada önemli bir rol oynadığı yönünde. Araştırmacılar, içsel algının geliştirilmesinin, özellikle depresyon ve obezite gibi metabolik süreçlerde bozulma yaşayan bireylerde ruh hali dalgalanmalarını azaltabileceğini öne sürüyor. Profesör Kroemer, gelecekte içsel algı eğitimi ve vagus sinirinin invazif olmayan uyarımı gibi yöntemlerin, açlık ve ruh hali arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamak ve yönetmek için kullanılabileceğini belirtiyor. Vagus siniri, organlardan beyne giden sinyallerin bilinçli hale gelmesinde önemli bir rol oynuyor. Bu tür yaklaşımlar, doğrudan glikoz seviyesini değiştirmek yerine, bireyin açlık hissini daha erken ve doğru bir şekilde tanımasını sağlayarak ruh hali dalgalanmalarını önlemeye yardımcı olabilir.

Açlık hissinin pratikteki etkileri ve yeni tedavi olanakları

Günlük yaşamda açlık hissinin zamanında fark edilmesi, ani ruh hali değişikliklerinin önüne geçebilir. Araştırma, açlık ve ruh hali arasındaki ilişkinin yalnızca laboratuvar ortamında değil, gerçek yaşamda da geçerli olduğunu gösteriyor. Erken açlık sinyallerini tanıyabilen bireyler, gün boyunca daha istikrarlı ve dengeli bir ruh hali sürdürebiliyor. Bu bulgu, özellikle ruh haliyle mücadele eden ve metabolik düzenlemede zorluk yaşayan kişiler için yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine kapı aralıyor. Araştırmacılar, beden farkındalığı ile duygusal denge arasındaki bu güçlü bağlantının, psikolojik destek ve terapi süreçlerinde de kullanılabileceğini düşünüyor. Gelecekte yapılacak çalışmalar, açlık ve ruh hali ilişkisini daha derinlemesine inceleyerek, bireylerin yaşam kalitesini artırmaya yönelik yeni stratejiler geliştirmeyi hedefliyor.

Sonuç olarak, açlık ve ruh hali arasındaki ilişki, yalnızca biyolojik süreçlerle açıklanamayacak kadar karmaşık. Tübingen Üniversitesi'nde yapılan bu araştırma, açlık hissinin bilinçli olarak algılanmasının ruh hali üzerinde belirleyici olduğunu göstererek, açlık ve ruh hali arasındaki bağlantıya yeni bir bakış açısı kazandırıyor. İçsel farkındalık ve bedensel sinyallerin zamanında tanınması, duygusal dalgalanmaların önüne geçmek için önemli bir anahtar olabilir. Bu bulgular, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde sağlıklı yaşam alışkanlıklarının geliştirilmesine katkı sağlayabilir.


Etiketler:
açlık ruh hali glikoz bilinçli farkındalık psikoloji