Merkez Bankası Başkanı Karahan'dan enflasyonda ''tek haneli'' rakam açıklaması

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'dan enflasyona ilişkin 'Tek haneli rakam hedefine ulaşacağımızı umuyorum' açıklamasında bulundu.
TCMB Başkanı Karahan, para politikası ve makroekonomik görünüm hakkında, bankanın ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından yaptığı canlı yayında, mevcut durumda talep koşullarının dezenflasyonla uyumlu olduğunu bildirerek, "Son dönemde dezenflasyonda bir yavaşlama var ama bu olsa da alacağımız tedbirlerle, atacağımız adımlarla para politikasının sıkılığını tekrar kalibre ederek enflasyonun hedeflerimizle uyumlu şekilde düşmesi için elimizden geleni yapacağız." dedi.
Artık iletişimi bir adım öteye taşımaya karar verdiklerini vurgulayan Karahan, bu sene öncelikle çeşitli şehirleri gezdiklerini ve bu illerdeki sanayi, ticaret odaları, esnaf ve sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelmeye gayret ettiklerini söyledi. Karahan, bu toplantılarda onlara nereye varmak istedikleri hakkında bilgi verdiklerini kaydetti.

Karahan, Merkez Bankası olarak makro finansal istikrar açısından 3 öncelikli amaçlarının bulunduğunu belirterek, bunların rezerv pozisyonunu düzeltmek, Kur Korumalı Mevduat (KKM) bakiyesini aşağı çekmek ve dezenflasyonu tesis ederek enflasyonu tek haneli rakamlara getirmek olduğunu kaydetti. Bu amaç doğrultusunda öncelikle sıkı para politikasını tesis ettiklerinin altını çizen Karahan, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Burada sıkı para politikasının etkisi ilk olarak rezervlerde görüldü. Bunu daha nispeten daha hızlı olarak gördük. Bu süreçte baktığımızda brüt rezervlerimizde şu ana kadar 80 milyar doların üzerinde bir artış kaydettik. Rezervlerimize net olarak da bakıyoruz. Yani yükümlülüklerimizi düşerek de baktığımızda aslında çok daha büyük bir iyileşme söz konusu. Burada neredeyse 120 milyar doları bulan bir iyileşme söz konusu."
Rezerv artışına dikkati çeken Karahan, bu artışın çok büyük bir kısmının yurt içi kaynaklı olduğunu söyledi.
Türk lirasına güvenin tekrar tesis edilmesiyle birlikte vatandaşların dövizlerini bozdurduğunu kaydeden Karahan, "Bu bozdurulan dövizleri de Merkez Bankası rezervlerimizle biriktirdik ve böylece rezerv pozisyonumuzu düzeltmiş olduk." dedi.
Karahan, KKM'de de büyük mesafe kat edildiğine dikkati çekerek, yaklaşık 140 milyar doları aşan bakiyenin şu anda 600 milyon dolar civarına indiğini belirtti. Fiyat istikrarı konusunu da değinen Karahan, yüksek enflasyonun vatandaşlar için bir refah kaybına sebep olduğunu söyledi.
TALEPTEKİ DENGELENME ENFLASYONUN GERİLEMESİNE KATKI SAĞLADI
Karahan, öncelikle tek haneli enflasyona iniş ve daha sonra yüzde 5'te enflasyonu sabitlemeyi hedeflediklerini bildirdi.
Bugüne kadar aslında enflasyondaki yavaşlamada politika etkisinin çok net olduğunu dile getiren Karahan, enflasyonu aldıkları tedbirlerle yüzde 75'te sınırladıklarını söyledi.

Karahan, enflasyonu düşürerek şu anda yüzde 33'ün altına indirdiklerini ifade ederek, talepteki dengelenmenin bu sürece katkı sağladığını kaydetti. Bu dengelenmenin ve normalleşmenin, fiyatlar üzerindeki baskıları bir nebze hafiflettiğine dikkati çeken Karahan, Türk lirasındaki reel değerlenmenin de enflasyonun yavaşlamasını sağlayan unsurlardan olduğunu belirtti.
Karahan, beklentilerden yakın dönemde daha çok destek almayı istediklerini söyleyerek, "Son dönemde dezenflasyonda bir yavaşlama var ama bu olsa da alacağımız tedbirlerle, atacağımız adımlarla para politikasının sıkılığını tekrar kalibre ederek enflasyonun hedeflerimizle uyumlu şekilde düşmesi için elimizden geleni yapacağız." dedi.
Merkez Bankası rezervlerinin güçlü olmasının güven sağladığına işaret eden Karahan, kur konusunda beklenen oynaklıkların ciddi anlamda azaldığını anlattı.
"DOĞRU REÇETE UYGULADIĞIMIZ İÇİN SONUÇ ALACAĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUZ"
TCMB Başkanı Karahan, enflasyonda nihai hedefe ulaşma konusunda şüphe duymadıklarını belirterek, "Enflasyon aslında bir virüs gibidir. Vücutta uzun süre kalınca onu def etmek zorlaşır. Biraz daha uzun süre alabilir. Ama biz doğru bir reçete uyguluyoruz. Bugüne kadar da epey olumlu sonuçları aldık. Sadece reçetenin etki etme zamanı bünyeden bünyeye değişebiliyor." dedi.
Türkiye'de 2000'lerin başındaki dezenflasyon serüvenine bakıldığında, orada çok daha hızlı sonuç alındığını ifade eden Karahan, o dönemki konjonktürle bu dönemki konjonktürün oldukça farklı olduğunu kaydetti.
Dolayısıyla süre açısından farklılık göstermesinin aslında normal olduğuna atıfta bulunan Karahan, şunları kaydetti:
"Doğru reçete uyguladığımız için sonuç alacağımızı düşünüyoruz. Eylül verisinden sonra epey bir karamsarlık oluştu. Çünkü piyasa beklentilerin üzerinde gelmişti enflasyon. Aslında o dönem bunu anlamak için biraz eylül ayı verisinin detaylarına bakmak gerekiyordu. Çünkü sapma hangi kalemlerden gerçekleşti? Bu kalemler burada sapmanın geçici mi olduğuna işaret ediyor yoksa kalıcı mı olacak? Bunu anlamak için biraz detaylara bakmak gerekiyordu. Baktığımızda aslında şunu görüyoruz, eylül ayı verisinde, sapmanın epey bir kısmı gıda kaynaklı oldu. Bu yıl zirai don ve daha sonra da ciddi bir kuraklık yaşadık. Kuraklık nedeniyle özellikle tahıl kaynaklı eylülde belirginleşen gıda fiyatlarında bir artış yaşamış olduk. Sapmanın birinci kaynağı, en büyük kaynağı bu."

Fatih Karahan, enflasyondaki sapmada diğer bir faktörün eğitim ücretleri kaynaklı olduğuna dikkati çekerek, "Bu biraz daha teknik. Ama biliyorsunuz yeni yılın üniversite ücretleri endekse eylül ayında geliyor. Dolayısıyla mevsimsel olarak eylülde eğitim enflasyonu yüksek oluyor. Ama geçen sene bunu istatistik kurumumuz ağustos ve eylül aylarında bölmüştü. Bu sene eylül ayında. O yüzden tek ayda ölçtüğü için daha yüksek bir veri gördük." diye konuştu.
Bu iki kalemin aslında bahsedilen sapmanın çok büyük bir bölümünü açıkladığını anlatan Karahan, "Kasım özelinde öncü verilerin benzer şekilde yani dezenflasyonun sağlıklı bir şekilde sürdüğünü gösteriyor. Hem manşette hem de detaylara baktığımızda daha iyi bir veri göreceğimizi düşünüyoruz." ifadesini kullandı.
"BEKLENTİLER KANALINDAN DA ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM BİRAZ DAHA FAZLA DESTEK ALMAMIZ GEREKİYOR"
Fatih Karahan, manşet enflasyonun kötü geldiği aylarda bile aslında alt kalemlerde olumlu gelişmelere işaret ederek, bunlardan birinin kira enflasyonu tarafında yaşandığını belirtti.
Karahan, kira enflasyonunun bir süredir yüksek seyrettiğini ve katılık gösterdiğini kaydederek, aylık bazda epey bir süredir yüzde 4'ün üzerinde seyreden kira enflasyonunun yüzde 4'ün altına indiğini söyledi.
Karahan, önümüzdeki dönemde enflasyondaki düşüşün bir kısmının da kira enflasyonundan geleceğini vurguladı. Benzer şekilde hizmet enflasyonunun da son bir yılda yüzde 70'li seviyelerden yüzde 44'e gerilediğine dikkati çeken Karahan, buradaki iyileşmenin sürmesinin de gelecek dönem için önemli olduğunun altını çizdi.
Son dönemde kurdaki artışların biraz daha yavaşladığını ifade eden Karahan, kurdaki artışın daha düşük olması sebebiyle mal enflasyonunun da biraz daha aşağı gelmesini beklediklerini söyledi. Karahan, "Genel olarak ciddi bir dengelenme söz konusu. Bu da fiyatlar üzerindeki talep yönlü baskıları zayıflatıyor. Tekrar vurgulamak istersek beklentiler kanalından da önümüzdeki dönem biraz daha fazla destek almamız gerekiyor. Özetle, hem kısa vadeli göstergelerimiz hem de orta vadede enflasyonun ana belirleyicileri dezenflasyonun devam ettiğini bize gösteriyor." dedi.
Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) denilen, yani ölçülen enflasyonun ülke genelinde ortalama tüketim sepetinin fiyatlarının artışını ölçtüğünü bildiren Karahan, ağırlıklandırarak oluşturulan bu endekste ağırlıkların ortalama tüketimlere göre belirlendiğini anlattı.
Bu nedenle ölçülen enflasyonun her bir hanenin enflasyonunu tek tek karşılamadığını ifade eden Karahan, "Ortalama bir haneye göre ölçülmüş oluyor. Eğer sizin gıda harcamanız yüzde olarak daha fazlaysa buna göre daha fazla bir enflasyon sepetine sahip olabilirsiniz ya da mal harcamalarınız daha fazlaysa orada enflasyon biraz daha düşük olduğu için daha düşük bir enflasyona maruz kalabilirsiniz." diye konuştu.
Karahan, bazı kalemlerde enflasyonun daha düşük, bazılarında daha yüksek olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hissedilen enflasyonu belirleyen kalemler daha çok temel mal kalemleri değil. Nedir bunlar? En başta gıda. Çünkü gıda harcamalarını günlük bazda yapıyoruz ya da bazılarını haftalık bazda yapıyoruz. Dolayısıyla oradaki fiyat değişimlerini çok yakından görüyoruz ve hissediyoruz. İkincisi de bütçemizde daha çok ağırlık oluşturan kalemler. Bunların başında da kira geliyor. Bu nedenle de kirada yüksek bir artış yaşadığımız zaman onu daha yakından hissediyoruz. Yani hissedilen enflasyon daha çok gıda ve kira gibi kalemlerden etkileniyor. Bu iki kalemle de enflasyon görece daha yüksek. Şu anda kira enflasyonu yüzde 66. Dolayısıyla hissedilen enflasyonun biraz daha yüksek olması normal."
Karahan, hissedilen enflasyon ve ölçülen enflasyon arasındaki farklaşmanın Türkiye'ye özgü bir durum olmadığına da vurgu yaptı. Birçok ülkede de bunun görüldüğünü aktaran Karahan, birçok ülkede yapılan çalışmaların hissedilen enflasyonun biraz daha yüksek olduğunu gösterdiğini belirtti.
Karahan, enflasyonla mücadelede Merkez Bankası olarak temel araçlarının para politikası olduğunu vurgulayarak, sıkı para politikası oluşturarak fiyatlamaları daha makul seviyelere çekmeye gayret ettiklerinden bahsetti.
Bazı kalemler ve hizmetlerde fiyatlamaların para politikasının etki alanının dışında ya da görece dışında olduğunu belirten Karahan, bu alandaki fiyat gelişmelerinin ortalamanın üzerinde kaldığı için dönem dönem ya da uzun vadede enflasyonu yukarı çekebildiğini söyledi.
Karahan, bu noktada kira ve eğitim gibi iki tane önemli hizmet kalemine dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Bu iki sektörde de fiyatlamalar geçmiş enflasyona göre yapılıyor. Çünkü fiyatı bir kere belirliyorsunuz. Dolayısıyla burada yeni sözleşme yapılırken daha çok bir önceki sene enflasyon ne kadar yüksek gerçekleştiyse onunla orantılı bir şekilde belirleniyor. Özel okul ücretleri yılda bir kere belirleniyor ve ondan sonra sabit kalıyor. Burada geçmişe endeksleme olduğu için ve enflasyon düşüş trendinde olduğu için geçmiş enflasyon her zaman gelecek enflasyonun üstünde. Dolayısıyla bu kalemlerde özellikle kira ve eğitim gibi iki kalemde enflasyon hep ortalamanın üzerinde kalıyor."
Karahan, sosyal konut tarzı, konut arzını arttırıcı önlemlerin orta vadede enflasyon görünümüne özellikle kira üzerinden çok faydalı olacağını düşündüklerini belirtti.
UZUN VADELİ KREDİLERDE FİYATLAMALAR BEKLENTİLERİ ÜZERİNDEN ŞEKİLLENİYOR
Karahan, politika faizindeki kararların etkili olabilmesi için enflasyonla aynı yönde ve uyumlu hızda olmasının oldukça önemli olduğunu belirterek, "Bu denge korunmazsa politika faizindeki kararlar piyasa faizlerine yansımayabiliyor." dedi.
Politika faizinin Merkez Bankasının belirlediği bir faiz olduğunu ve bu oran üzerinden de bankalara bir hafta vadeli fonlama yapıldığını aktaran Karahan, bunun çok kısa vadeli bir faiz olduğunu söyledi.
Karahan, piyasa faizlerinin ise vatandaşların ve şirketlerin maruz kaldığı faizler olduğunu belirterek, bunların piyasa koşullarında belirlendiğini kaydetti.
Politika faizi düşerse piyasa faizleri düşer kanısının her zaman doğru olmadığını ifade eden Karahan, özellikle uzun vadeli kredilerde fiyatlamanın daha çok beklenen enflasyona göre yapıldığını söyledi.
Karahan, dolayısıyla beklentiler bozulursa piyasa faizlerinin düşmeyebileceğini hatta artabileceğini aktararak, sözlerine şöyle devam etti:
"Uzun vadeli kredilerde fiyatlamalar Merkez Bankası faizinden ziyade enflasyon beklentileri üzerinden şekilleniyor. Burada hassas bir denge var. Bu denge gözetilmezse politika faizi kararları piyasa faizlerine yansımayabiliyor. Hatta ters şekilde de yansıyabiliyor. Burada aslında bir örnek de var. Baktığımızda politika faizi düşerken piyasa faizlerinin düşmediği, tam tersine arttığı bir dönem de yaşadık. Merkez Bankası 5 puana yakın bir indirim yaparken, piyasa faizlerinin tüketici faizlerinin, ticari faizlerin ve hazine borçlanma faizlerinin 4-5 hatta 7 puana kadar artabildiğini gördük. Bu neden gerçekleşti? Çünkü bu süreçte enflasyon beklentileri bozuldu. Enflasyon beklentileri bozulunca buradaki fiyatlamalar Merkez Bankası fonlama maliyetlerini düşürmesine rağmen yukarı yönde gerçekleşti."
Burada ters örneklerin de mümkün olduğunu aktaran Karahan, politika faizi sabitken eğer enflasyon verileri iyi geliyorsa ve piyasada enflasyonun düşeceğine yönelik inanç pekişiyorsa faizlerin düşmesinin mümkün olduğunu ifade etti.
Karahan, hassas bir dengenin söz konusu olduğunu kaydederek, şu değerlendirmede bulundu:
"Biz burada faiz indirimi konusunda hem bu hassas dengeyi gözeterek hem de ara hedeflerimize olan sadakatimizi gözeterek en doğru kalibrasyonu yapmaya gayret ediyoruz. Burada önümüzdeki dönemde geçmişte de olduğu gibi enflasyon verileri yani enflasyon patikası ve enflasyon beklentileri ana belirleyicilerden olacak."
"YÜKSEK ENFLASYON BEKLENTİSİ GERÇEKTEN DE YÜKSEK ENFLASYONA SEBEP OLABİLİYOR"
Karahan, beklentilerin de şekillendirme gücü olduğunu kaydederek, "Eğer enflasyonun artacağı yönünde bir inanç oluşursa vatandaşlar tarafından ya da ekonomide genel olarak bu fiyatlara yansıyor." dedi.
Vatandaşların tüketim talebini öne çektiğini aktaran Karahan, satıcıların da bu durumda fiyatlama gücü olduğunu ve fiyatları yukarı çekebildiklerini söyledi.
Karahan, uzun vadeli yapılan kontratlarda beklenen enflasyon yüksek olduğu için onu göz önünde bulundurarak biraz daha yüksek artışlar görülebildiğini belirterek "Özetle, yüksek enflasyon beklentisi gerçekten de yüksek enflasyona sebep olabiliyor." dedi.
Üç kesimin beklentisini takip ettiklerini aktaran Karahan, bunlardan bir tanesinin piyasa katılımcıları denilen piyasa profesyonelleri, ekonomistler olduğunu söyledi. Karahan, bir diğer kesimin ise reel sektör olduğunu ifade ederek, bunun firmaların enflasyon beklentileri olduğunu belirtti.
Firmaların fiyat koyucu olduğu için oldukça önemli olduğunu ifade eden Karahan, bu grubun yüksek enflasyon beklentisi olursa fiyatlarda yüksek artışlar yapabileceklerini kaydetti.
Karahan, bir diğer kesimin ise hanehalkı olduğunu söyledi. Hanehalkının talebin belirleyicisi olarak oldukça önemli bir grup olduğunu bildiren Karahan, sözlerine şöyle devam etti:
"Baktığımızda piyasa katılımcılarının beklentilerinin epey süredir düşmekte olduğunu görüyorduk. Özellikle eylül ayı verisinin biraz olumsuz gelmesiyle son birkaç ayda burada bir miktar tersine hareket gördük. Ama reel sektör ve hanehalkı beklentileri oldukça olumlu seyrediyor, düşmeye devam ediyor. Fakat hanehalkı beklentisi oldukça yüksek. Hanehalkı beklentisi tamamen beklentiyi ölçmekten ziyade gerçekleşen enflasyonu biraz daha raporluyor. Hatta hissedilen enflasyonu raporluyor. Dünya genelinde de böyle, sadece bizde de değil. Burada bir tahmin performansına biz baktık yani hanehalkı enflasyon beklentileri önümüzdeki dönem enflasyonu için ne kadar belirleyici oluyor? Burada baktığımızda geçmiş dönemde dahi yani özellikle fiyat istikrarının görece olduğu bir dönemde dahi enflasyonun tek haneli olduğu dönemde hanehalkı beklentilerinin ortalama 10 puandan fazla enflasyonun üstünde olduğunu gördük. Gerçekleşmenin 10 puan üstünde. Yani istikrarlı bir şekilde çok yanlış tahmin etmişler. Reel sektör beklentileri çok daha yakın, piyasa katılımcıları beklentileri de enflasyonun gerçekleşmesine oldukça yakın."
Karahan, son döneme hanehalkı tahmin performansının daha da bozulduğunu gördüklerini belirterek bu dönemdeki tahmin gerçekleşme farkının 30 puanın üzerine çıktığını söyledi. Reel sektörün de tahmin performansının bozulduğunu aktaran Karahan, bu dönemde en iyi tahmin performansı gösterenin piyasa katılımcıları olduğunu söyledi.
Fatih Karahan, önümüzdeki dönemde enflasyon düşmeye devam ettikçe bu beklentilerin iyileşeceğini düşündüğünü belirtti.
- Popüler Haberler -
Et fiyatlarındaki dalgalanmalara ilişkin açıklama geldi
AJet'ten yurt dışı uçuşlarda indirimli bilet kampanyası
Bu gece aktif olacak! Türk Hava Sahası'nda yeni dönem başlıyor
Bakan Bolat, İslam ülkelerini işaret etti: Payımız yüzde 26'ya yükseldi
Türkiye ve İtalya arasında stratejik ortaklık derinleşiyor
İkinci büyük rezerv heyecanı! Gözler Türkiye'de o bölgeye çevrildi



