ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE

Yeni immünoterapi yöntemi birçok kanser türünü tedavi edebilir

Tunahan Köpüklü - | Son Güncelleme Tarihi:
Yeni immünoterapi yöntemi birçok kanser türünü tedavi edebilir

MIT ve Stanford Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, bağışıklık sistemini kanser hücrelerine karşı yönlendirmek için yeni bir yöntem geliştirdi. Glikan tabanlı bağışıklık kontrol noktalarını bloke eden bu yeni protein terapötikler, birçok kanser hastası için potansiyel olarak daha etkili tedavi seçenekleri sunabilir.

Kapat

HABERİN DEVAMI

Bilim insanları tarafından geliştirilen yeni bir immünoterapi stratejisi, tümörlerin bağışıklık sisteminden kaçınmak için kullandıkları biyolojik mekanizmaları devre dışı bırakarak kanser tedavisinde devrim yaratabilir. MIT ve Stanford Üniversitesi'ndeki araştırma ekibi, bağışıklık hücrelerini kanser hücrelerine saldırmaya yönlendirmek için tasarlanmış yeni moleküller üzerinde çalışarak, immünoterapinin faydalarını daha geniş bir hasta grubuna genişletmenin yolunu açmıştır.

Kanser hücrelerinin gizli kalkanı: glikanlar ve bağışıklık frenlemesi

Tümör hücreleri, bağışıklık sisteminin kendilerine karşı tepki göstermesini engellemek için sofistike bir strateji kullanmaktadır. Bu stratejinin merkezinde, kanser hücrelerinin dış yüzeyinde görüntülenen şeker molekülleri olan glikanlar yer almaktadır. Bu glikanlar, normal bağışıklık tepkilerine müdahale ederek tümörlerin tespit edilmesini ve yok edilmesini önlemektedir. Araştırmacılar, bu glikanların birden fazla tümör türünde bağışıklık tepkisini kısıtladığını ve bu nedenle kanser hücrelerinin hayatta kalmasında kritik bir rol oynadığını tespit etmiştir.

Kanser hücrelerindeki sialik asit adı verilen bir monosakkarit içeren glikanlar, bağışıklık hücrelerinde bulunan Siglec reseptörlerine bağlandığında, bağışıklık hücrelerinde immünosüpresif bir yolu açmaktadır. Bu etkileşim, makrofajlar ve doğal öldürücü hücreler gibi bağışıklık hücrelerinin tümöre saldırı başlatmasını engellemektedir. Tıpkı PD-1 ve PD-L1 proteinleri arasındaki etkileşimin bağışıklık tepkisini frenlemesi gibi, sialik asit-Siglec etkileşimi de kanser hücrelerine karşı bağışıklık yanıtını bastırmaktadır.

AbLec: kanser hücrelerine karşı bağışıklık tepkisini güçlendiren hibrit protein

Araştırmacılar, bu glikanları lektin adı verilen bağlanma molekülleriyle kapatmanın tümörlere karşı bağışıklık aktivitesini önemli ölçüde güçlendirebileceğini keşfetmiştir. Bunu mümkün kılmak için, AbLec olarak bilinen hibrit protein yapıları geliştirmişlerdir. Bu yapılar, bir lektini kanser hücrelerine yönelmek üzere tasarlanmış bir antikora bağlayarak çalışmaktadır. Biyolojik Mühendislik ve Kimya Mühendisliği bölümlerinde Underwood-Prescott Kariyer Geliştirme Profesörü olan Jessica Stark, bu yeni protein terapötiklerin glikan tabanlı bağışıklık kontrol noktalarını bloke edebileceğini ve kansere karşı bağışıklık tepkilerini artırabileceğini belirtmiştir.

Lektinler, sialik asitlere bağlanabilecek ve onların bağışıklık hücrelerindeki Siglec reseptörleriyle etkileşime girmesini önleyebilecek moleküllerdir. Ancak, lektinler kanser hücresi yüzeyinde büyük sayılarda birikmek için yeterince güçlü bağlanmadığından, geçmiş yaklaşımlar başarısız olmuştur. Stark ve meslektaşları bu sorunu çözmek için, lektinleri kanser hücrelerini hedefleyen antikorlara ekleyerek daha büyük miktarlarda lektin iletmenin bir yolunu geliştirmişlerdir. Böylece lektinler kanser hücresi yüzeyine ulaştığında, sialik asitleri bloke edebilir ve bağışıklık tepkisinin frenlerini kaldırabilir.

Profesör Stark, lektin bağlanma alanının tipik olarak nispeten düşük afiniteye sahip olduğunu, bu yüzden onu tek başına bir terapötik olarak kullanamanın mümkün olmadığını açıklamıştır. Ancak, lektin alanı yüksek afiniteli bir antikora bağlandığında, onu kanser hücresi yüzeyine götürebilir ve orada bağlanıp sialik asitleri bloke edebilir. Bu mekanizma, bağışıklık tepkisinin frenlerini kaldırarak makrofajlar ve doğal öldürücü hücreler gibi bağışıklık hücrelerinin tümöre saldırı başlatmasına izin vermektedir.

Laboratuvar testlerinden hayvan modellerine: AbLec'in etkinliği kanıtlandı

Araştırmacılar, HER2'ye bağlanan ve meme, mide ve kolorektal kanserleri tedavi etmek için bir kanser terapisi olarak onaylanmış antikor trastuzumab'a dayanan bir AbLec tasarlamışlardır. AbLec'i oluşturmak için, antikorun bir kolunu Siglec-7 veya Siglec-9 olmak üzere bir lektinle değiştirmişlerdir. Laboratuvarda yetiştirilen hücreler kullanılarak yapılan testler, bu AbLec'in bağışıklık hücrelerini kanser hücrelerine saldırmak ve onları yok etmek için yeniden yapılandırdığını göstermiştir.

Araştırmacılar daha sonra AbLec'lerini insan Siglec reseptörlerini ve antikor reseptörlerini ifade etmek üzere tasarlanmış bir fare modelinde test etmiştir. Bu fareler daha sonra akciğerlerde metastaz oluşturan kanser hücreleriyle enjekte edilmiştir. AbLec ile tedavi edildiğinde, bu fareler sadece trastuzumab ile tedavi edilen farelere göre daha az akciğer metastazı göstermiştir. Bu sonuçlar, yeni immünoterapi stratejisinin kanser hücrelerinin yayılmasını önemli ölçüde azaltabildiğini göstermektedir.

Modüler sistem: farklı kanser türlerine uyarlanabilir bir çözüm

AbLec teknolojisinin en önemli avantajlarından biri, modüler yapısıdır. Araştırmacılar, CD20'yi hedefleyen rituximab veya EGFR'yi hedefleyen cetuximab gibi diğer tümöre özgü antikorları değiştirebileceklerini göstermiştir. Ayrıca immünosüpresyonda yer alan diğer glikanları hedefleyen lektinleri veya PD-1 gibi kontrol noktası proteinlerini hedefleyen antikorları da değiştirebilirler. Stark, AbLec'lerin gerçekten tak ve çalıştır sistemler olduğunu ve lektin reseptör ailesinin farklı üyelerini hedeflemek için farklı sahte reseptör alanlarını değiştirebileceklerini belirtmiştir.

Bu esneklik, farklı kanser türlerinin farklı antijenler ifade ettiği gerçeğini ele almak için kritik öneme sahiptir. Antikor hedefini değiştirerek, aynı AbLec platformu birçok farklı kanser türüne uyarlanabilir. Bu modüler yaklaşım, kanser tedavisinde kişiselleştirilmiş ve hedefli bir strateji geliştirme olanağı sunmaktadır. MIT'nin Koch Entegratif Kanser Araştırmaları Enstitüsü'ne de bağlı olan Stark, çalışmayı yönetmiştir. Kıdemli yazar, Stanford'da kimya profesörü ve Sarafan ChEM Enstitüsü direktörü olan Carolyn Bertozzi'dir. Araştırma yakın zamanda Nature Biotechnology dergisinde yayınlanmıştır.

Kontrol noktası inhibitörleri ve yeni immünoterapi stratejisinin geleceği

Bağışıklık sistemini tümör hücrelerini tanımaya ve yok etmeye eğitmek, birçok kanser türünü tedavi etmek için umut verici bir yaklaşımdır. Kontrol noktası inhibitörleri olarak bilinen bir immünoterapi ilaç sınıfı, PD-1 ve PD-L1 proteinleri arasındaki etkileşimi bloke ederek bağışıklık hücrelerini uyarır. Bu, tümör hücrelerinin T hücreleri gibi bağışıklık hücrelerinin kanser hücrelerini öldürmesini önlemek için kullandığı bir freni kaldırır. PD-1-PD-L1 kontrol noktasını hedefleyen ilaçlar, çeşitli kanser türlerini tedavi etmek için onaylanmıştır.

Ancak, bu hastaların bazılarında kontrol noktası inhibitörleri uzun süreli remisyona yol açabilse de, diğer birçoğu için hiç işe yaramaktadır. Bu sınırlılığı aşmak için, araştırmacılar şimdi kanser hücreleri ve bağışıklık hücreleri arasındaki diğer immünosüpresif etkileşimleri hedeflemenin yolları üzerinde çalışmaktadır. Böyle bir etkileşim, tümör hücrelerindeki glikanlar ile bağışıklık hücrelerinde bulunan reseptörler arasında gerçekleşmektedir. Glikanlar neredeyse tüm canlı hücrelerde bulunur, ancak tümör hücreleri genellikle sağlıklı hücrelerde bulunmayan glikanları ifade eder.

Yeni immünoterapi stratejisi, kanser tedavisinde çok önemli bir adım temsil etmektedir. Siglec-sialik asit etkileşimini hedefleyen bu yeni yaklaşım, şu anda onaylanmış herhangi bir terapinin bulunmadığı bir alanı doldurmaktadır. AbLec teknolojisinin modüler yapısı ve çeşitli kanser türlerine uyarlanabilirliği, gelecekte birçok kanser hastası için yeni ve potansiyel olarak daha etkili tedavi seçenekleri sunabilir. Araştırmacıların bu alandaki çalışmaları devam ettikçe, kanser tedavisinde daha geniş ve daha etkili immünoterapi stratejileri geliştirme umudunun arttığı görülmektedir.


Etiketler:
kanser tedavisi immünoterapi bağışıklık sistemi tıbbi araştırma AbLec teknolojisi