ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE

Himalayalar'da hidroelektrik yarışı! Hindistan ve Çin arasındaki güç savaşı derinleşiyor

Tunahan Köpüklü - | Son Güncelleme Tarihi:
Himalayalar'da hidroelektrik yarışı! Hindistan ve Çin arasındaki güç savaşı derinleşiyor

Hindistan ve Çin, Himalayalar'da hidroelektrik projeleriyle bölgesel güç mücadelesini yeni bir boyuta taşıyor. Brahmaputra Nehri üzerindeki dev barajlar, enerji güvenliği ve veri egemenliği açısından iki ülke arasında stratejik bir rekabetin fitilini ateşliyor.

Kapat

HABERİN DEVAMI

Hindistan ve Çin, Himalayalar'da hidroelektrik projeleriyle yalnızca enerji üretimi alanında değil, aynı zamanda bölgesel hâkimiyet ve dijital egemenlik açısından da yeni bir rekabete girişmiş durumda. Her iki ülke de Brahmaputra Nehri ve kolları üzerinde devasa barajlar inşa ederek hem enerji güvenliğini sağlama hem de stratejik avantaj elde etme amacı güdüyor. Bu projeler, Asya'nın en önemli su kaynaklarından birinde, sınır ötesi su yönetimi ve veri kontrolü gibi kritik başlıklarda karşılıklı güvensizliği daha da artırıyor.

Hindistan'ın kuzeydoğusunda dev hidroelektrik atağı

Hindistan, 2025 yılı ortalarına kadar kuzeydoğu eyaletlerinden Arunachal Pradesh'te 200'den fazla barajı kapsayan, toplamda 77 milyar ABD doları değerinde dev bir hidroelektrik programı başlattı. Bu girişim, 75 gigavatlık (GW) toplam kapasitesiyle, ülkenin enerji ihtiyacını karşılamanın ötesinde, Çin'in Tibet'teki Yarlung Tsangpo Aşağı Havza Hidroelektrik Projesi'ne doğrudan bir yanıt niteliği taşıyor. Hindistan'ın hedefi, 2047 yılına kadar Brahmaputra havzasından 76 GW'tan fazla hidroelektrik enerjiyi, 208 baraj ve 11 GW'lık pompalı depolama kapasitesiyle ulusal şebekeye entegre etmek. Projenin en dikkat çekici ayağı ise, Siang Nehri üzerinde inşa edilmesi planlanan ve 280 ila 300 metre yüksekliğe ulaşacak olan Üst Siang Çok Amaçlı Projesi. 11 GW kapasitesiyle Hindistan'ın en büyük barajı olması beklenen bu tesis, ülkenin enerji üretiminde yeni bir dönemi başlatacak.

Hindistan, bu devasa yatırımı yalnızca yeşil enerjiye geçiş olarak sunmakla kalmıyor; aynı zamanda Çin'in Tibet'teki yukarı akış kontrolüne karşı bir denge unsuru olarak görüyor. Yetkililer, özellikle Çin'in su akışını manipüle edebileceği ve hidroelektrik projelerini stratejik bir silah olarak kullanabileceği endişesini sık sık dile getiriyor. Arunachal Pradesh Başbakanı Pema Khandu, hidroelektrik girişimini "ulusal güvenlik gerekliliği" olarak tanımlarken, barajların olası Çin müdahalelerine karşı bir güvenlik valfi işlevi göreceğini belirtiyor. Bu yaklaşım, hidroelektrik projelerinin yalnızca enerji üretimiyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda ülkenin egemenliğini ve caydırıcılığını güçlendiren bir araç olarak görüldüğünü ortaya koyuyor.

Çin'in devasa baraj projeleri ve dijital altyapı hamlesi

Çin ise, güney Tibet'teki Yarlung Tsangpo'nun Büyük Dönemeç bölgesinde dünyanın en büyük hidroelektrik santralini inşa etmeye hazırlanıyor. 67 ila 80 GW arasında değişen kapasitesiyle bu mega baraj, Çin'in Üç Boğaz Barajı'nın yaklaşık üç katı büyüklüğünde olacak ve maliyetinin 160 milyar ABD dolarını aşması öngörülüyor. Pekin yönetimi, bu projeyi "yeşil dönüşüm" stratejisinin bir parçası olarak sunarken, Hindistan ise Çin'in bu hamlesini bölgesel güç dengesini değiştirecek bir adım olarak değerlendiriyor. Çin'in hidroelektrik yatırımları, yalnızca enerji üretimiyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda yapay zekâ destekli "akıllı enerji beyni" ve dijital altyapı entegrasyonu ile dikkat çekiyor.

Çin, hidroelektrik projelerini Devlet Şebekesi'nin yapay zekâ tabanlı yönetim sistemlerine entegre ederek, enerji akışını ve veri kontrolünü merkezi bir şekilde yönetmeyi hedefliyor. Bu kapsamda, barajların yalnızca elektrik üretiminde değil, aynı zamanda veri merkezlerinin ve yapay zekâ hesaplama tesislerinin enerji ihtiyacını karşılamada da kritik bir rol üstlenmesi planlanıyor. Çin'in bu yaklaşımı, hidroelektrik projelerini modern jeopolitik güç mücadelesinin temel unsurlarından biri haline getiriyor. Ayrıca, Pekin yönetimi, hidroelektrik tesislerinin dijital altyapı ile bütünleşmesi sayesinde, su akışını ve veri trafiğini eş zamanlı olarak kontrol edebilme kapasitesine sahip olmayı amaçlıyor.

Brahmaputra'da artan jeopolitik gerilim ve veri egemenliği

Brahmaputra-Yarlung Tsangpo havzası, hidroelektrik projeleriyle birlikte jeopolitik gerilimin ve veri egemenliği tartışmalarının merkezi haline gelmiş durumda. Geçmişte yaşanan olaylar, iki ülke arasındaki güvensizliği daha da derinleştiriyor. Örneğin, 2000 yılında Çin'in Yigong Zangbo taşkınından önce hidrolojik verileri paylaşmaması, Hindistan'da ciddi endişelere yol açmıştı. Bugün ise, iki ülke arasında su paylaşımına ilişkin bağlayıcı bir anlaşmanın bulunmaması, Hindistan'ın "hidro-leverage" olarak adlandırılan suyu bir baskı aracı olarak kullanabileceği korkusunu artırıyor. Çin'in zaman zaman Tsangpo sularını Sincan'a yönlendirme önerileri ise bu endişeleri daha da büyütüyor.

Hindistan, hidroelektrik projelerini yalnızca enerji güvenliği açısından değil, aynı zamanda dijital egemenliğin bir parçası olarak da görüyor. Yapay zekâ destekli baraj izleme sistemleri, tortu modelleme ve dijital veri yönetimi, ülkenin enerji altyapısında stratejik özerklik sağlamasına katkı sunuyor. Çin ise, baraj projelerini ve dijital altyapıyı entegre ederek, bölgedeki teknolojik üstünlüğünü pekiştirmeye çalışıyor. Her iki ülke de veri merkezlerini ve yapay zekâ hesaplama tesislerini hidroelektrik enerjisiyle besleyerek, dijital kapasiteyi artırma yarışına girmiş durumda. Bu durum, su akışının kontrolünü giderek dijital yeteneklerin kontrolüne dönüştürüyor ve bölgedeki rekabeti yeni bir boyuta taşıyor.

Siber güvenlik ve dijital altyapı rekabeti

Hindistan ve Çin, hidroelektrik projelerine entegre edilen dijital altyapı sayesinde siber güvenlik alanında da yeni bir rekabet alanı oluşturdu. Her iki ülke, akıllı şebeke altyapısına odaklanan siber birimlerini güçlendirirken, Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nun Stratejik Destek Gücü ve Hindistan Ulusal Teknik Araştırma Kurumu bu alandaki başlıca aktörler olarak öne çıkıyor. Brahmaputra havzası, barajların potansiyel dijital darboğazlar oluşturabileceği yüksek irtifa enerji-veri tiyatrosu olarak görülüyor. Bu ortamda, yapay zekâ tabanlı hidrolojik tahminler, akıllı şebeke kontrolleri ve otonom izleme sistemleri, yeni siber zafiyet alanları yaratıyor.

Olası bir taşkın otomasyonu, şebeke dengeleme algoritmasında meydana gelebilecek bir hata ya da yukarı akış sensör ağlarına yönelik siber saldırı, doğal bir felaketi taklit edebilir ve bölgesel bir krizi tetikleyebilir. Çin'in artan siber yetenekleri, Hindistan'ın ise gelişen Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi, bu riskleri daha da karmaşık hale getiriyor. Ayrıca, iki ülke arasında gerçek zamanlı veri paylaşımı ya da uydu-yapay zekâ doğrulama gibi işbirliği önerileri, mevcut stratejik ayrışma ortamında pek gerçekçi görünmüyor. Bu nedenle, hidroelektrik projeleri yalnızca enerji ve su yönetimiyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda siber güvenlik ve dijital altyapı alanında da önemli bir rekabet ve risk kaynağı olarak öne çıkıyor.

Enerji soğuk savaşı ve bölgesel jeopolitik dengeler

Himalayalar'da yaşanan hidroelektrik rekabeti, Asya'nın enerji jeopolitiğinde yeni bir "soğuk savaş" dinamiği oluşturuyor. Çin, hidro-teknoloji alanındaki devlet destekli dev şirketleri PowerChina ve Sinohydro ile mühendislik kapasitesini yapay zekâ destekli lojistik ve robotik teknolojilerle birleştirerek bölgedeki varlığını güçlendiriyor. Hindistan ise, Atmanirbhar Bharat ("kendine yeterli Hindistan") enerji doktrini kapsamında, Çin'e olan enerji, güneş paneli ve nadir toprak bileşenleri bağımlılığını azaltmayı hedefliyor. Ayrıca, Japonya'nın JICA'sı ve ABD'nin temiz enerji fonları ile işbirliği yaparak daha şeffaf ve ortaklığa dayalı bir yaklaşım benimsiyor.

ABD'nin de bölgedeki gelişmeleri yakından takip ettiği biliniyor. 2025'te Delhi'yi ziyaret eden ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Çin'in baraj inşasını zorlayıcı altyapı stratejisinin bir parçası olarak tanımlamış ve Mekong Nehri'nde yaşananlara benzer etkilerin Brahmaputra'da da görülebileceğine dikkat çekmişti. Washington'un Hint-Pasifik altyapı stratejisi ise, temiz enerji yatırımlarını Çin'in Kuşak ve Yol İnisiyatifi'ne karşı bir denge unsuru olarak konumlandırıyor. Bu gelişmeler, Himalayalar'daki hidroelektrik projelerinin yalnızca iki ülke arasındaki bir rekabetten ibaret olmadığını, aynı zamanda küresel güç dengelerini de etkileyen bir unsur haline geldiğini gösteriyor.

Kurumsal mekanizma eksikliği ve potansiyel çatışma riski

Brahmaputra Nehri üzerinde, Mekong Nehri Komisyonu veya İndus Suları Anlaşması gibi kurumsal bir su yönetim mekanizmasının bulunmaması, bölgedeki riskleri daha da artırıyor. Çin ve Hindistan arasında, nehrin akışını ve hidroelektrik projelerini ortaklaşa yönetmeye yönelik herhangi bir bağlayıcı anlaşma yok. Bu eksiklik, özellikle yapay zekâ destekli altyapının yaygınlaştığı bir dönemde, olası krizlerin önüne geçilmesini zorlaştırıyor. Her iki ülke de yapay zekâ tabanlı hidrolojik tahminler, akıllı şebeke kontrolleri ve otonom izleme sistemlerine güveniyor. Ancak bu teknolojilerin getirdiği yeni siber zafiyetler, baraj sistemlerinin hedefli saldırılara açık hale gelmesine neden oluyor.

Bir taşkın otomasyonu, şebeke dengeleme algoritmasında yaşanacak bir arıza ya da yukarı akış sensör ağlarına yönelik bir siber saldırı, doğal bir felaketin etkisini taklit edebilir ve iki ülke arasında ciddi bir krize yol açabilir. Bu nedenle, hidroelektrik projeleri yalnızca enerji ve su yönetimiyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda siber güvenlik ve dijital altyapı alanında da önemli bir rekabet ve risk kaynağı olarak öne çıkıyor. Bölgedeki mevcut stratejik ayrışma ortamında, gerçek zamanlı veri paylaşımı ya da uydu-yapay zekâ doğrulama gibi işbirliği önerileri ise pek gerçekçi görünmüyor.

Himalayalar'da hidroelektrik rekabetinin geleceği

Hindistan ve Çin'in Himalayalar'da yürüttüğü hidroelektrik projeleri, bölgenin enerji jeopolitiğini kökten değiştiriyor. Her iki ülke de enerji ve verinin tek bir güç sistemi haline gelmesiyle stratejik özerklik arayışında. Ancak bu yarış, ekolojik zarar, bölgesel istikrarsızlık ve potansiyel çatışma riskini de beraberinde getiriyor. Himalayalar, Asya'nın enerji jeopolitiğinin en kritik çatışma noktası haline gelirken, her bir su damlası ve üretilen her bir watt elektrik, stratejik sonuçlar doğuruyor. Brahmaputra-Yarlung Tsangpo üzerindeki hidroelektrik projeleri, su kontrolünün bilgi kontrolüyle birleştiği "hidro-dijital jeopolitik" kavramının somut bir örneği olarak öne çıkıyor.

Sonuç olarak, Himalayalar'da yaşanan hidroelektrik rekabeti, yalnızca iki ülkenin enerji politikalarını değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel güç dengelerini de şekillendiriyor. Hindistan ve Çin'in enerji güvenliği, dijital egemenlik ve stratejik özerklik arayışları, önümüzdeki yıllarda Asya'nın su kaynakları ve enerji altyapısı üzerinde belirleyici olmaya devam edecek. Bu süreçte, hidroelektrik projelerinin çevresel, ekonomik ve jeopolitik etkileri, bölgedeki istikrar ve işbirliği açısından kritik bir rol oynayacak.


Etiketler:
hidroelektrik Himalayalar Çin-Hindistan rekabeti Brahmaputra enerji güvenliği