ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE

Deniz kestanesi felaketi! Gizemli pandemi resifleri tehdit ediyor

Duygu Göktürk - | Son Güncelleme Tarihi:
Deniz kestanesi felaketi! Gizemli pandemi resifleri tehdit ediyor

Kanarya Adaları'nda deniz kestanesi popülasyonunu hedef alan gizemli bir pandemi, resif ekosistemlerinde tarihi bir çöküşe yol açıyor. Bilim insanları, deniz kestanelerinin kitlesel ölümüyle birlikte ekosistemde geri dönüşü zor etkiler yaşanabileceği uyarısında bulunuyor.

Kapat

HABERİN DEVAMI

Kanarya Adaları'nda son yıllarda ortaya çıkan ve nedeni henüz kesin olarak belirlenemeyen bir deniz pandemisi, bölgenin ekosistemi için hayati öneme sahip olan deniz kestanesi popülasyonunu dramatik biçimde azaltıyor. Özellikle Diadema africanum türü üzerinde etkili olan bu hastalık, yalnızca adalarda değil, dünya genelinde de benzer türlerin toplu ölümlerine yol açarak, resif ekosistemlerinde büyük bir dengesizliğe neden oluyor. Bilim insanları, bu toplu ölümlerin resiflerdeki biyolojik çeşitliliği ve besin ağlarını ciddi şekilde tehdit ettiğini belirtiyor.

Deniz kestanesi popülasyonunda tarihi düşüş

Deniz kestaneleri, özellikle de Diadema africanum türü, Kanarya Adaları'nın kayalık resiflerinde uzun yıllar boyunca ekosistemin dengesini koruyan temel otlayıcılar arasında yer aldı. Bu tür, Batı Afrika kıyılarından Azorlar'a kadar uzanan geniş bir coğrafyada, 5 ila 20 metre derinlikteki resiflerde yaygın olarak bulunuyordu. Ancak son dönemde hızla yayılan ve henüz tanımlanamayan bir patojenin etkisiyle, Kanarya Adaları'nda deniz kestanesi popülasyonu tarihin en düşük seviyelerine geriledi. Araştırmacılar, 2022 yılından itibaren başlayan kitlesel ölümlerin, adalardaki birçok popülasyonu yerel yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktığını vurguluyor.

La Laguna Üniversitesi'nden doktora öğrencisi Iván Cano'nun liderliğindeki ekip, 2022'nin başlarında La Palma ve La Gomera çevresinde deniz kestanelerinin toplu ölümlerini gözlemlemeye başladı. Kısa sürede ölüm oranları doğuya doğru yayıldı ve hasta kestanelerin hareketlerinde yavaşlama, diken ve doku kaybı gibi belirtilerle ölümler gerçekleşti. Bu durum, 2008 ve 2018 yıllarında yaşanan benzer olayları hatırlatsa da, bu kez toparlanma süreci beklenenden çok daha zayıf kaldı. Özellikle 2023'te yaşanan ikinci dalga, popülasyondaki kaybı daha da derinleştirdi. Araştırmalar, 2021'den bu yana La Palma'da deniz kestanesi sayısının %74, Tenerife'de ise %99,7 oranında azaldığını ortaya koydu. Bu dramatik düşüş, resiflerin geleceği açısından endişe verici bir tabloya işaret ediyor.

Ekosistemde domino etkisi: resifler ve besin ağları tehlikede

Deniz kestaneleri, resif ekosistemlerinde yalnızca yosunları kontrol altında tutmakla kalmıyor, aynı zamanda mercanlar, algler ve birçok deniz canlısı için yaşam alanı sağlıyor. Popülasyonun azalmasıyla birlikte, resiflerdeki yosunlar hızla çoğalabiliyor ve bu durum, balıklar ve omurgasızlar için ışık, kimyasal denge ve yaşam alanı kaybına yol açıyor. Ayrıca, deniz kestanesi gibi baskın bir otlayıcının ani kaybı, besin zincirinde de önemli bir boşluk yaratıyor. Yırtıcı türler için av kaynağının azalması, ekosistemin genel sağlığını tehdit ediyor.

Bilim insanları, 2022-2023 yıllarında yaşanan kitlesel ölümlerin ardından, deniz kestanesi larvalarının da neredeyse tamamen kaybolduğunu tespit etti. Özellikle Tenerife'nin doğu kıyısında yapılan larva yakalama çalışmaları, üremenin büyük ölçüde durduğunu gösteriyor. Bu gelişme, popülasyonun kısa vadede kendini toparlama ihtimalini azaltıyor ve bazı resiflerin yıllarca sürebilecek yeni bir ekolojik dengeye kilitlenmesine neden olabiliyor. Araştırmacılar, geçmişteki çöküşlerin ardından bazı bölgelerde hızlı toparlanmalar yaşandığını ancak bu defa üreme başarısızlığının sistem genelinde bir çöküşe işaret ettiğini belirtiyor.

Gizemli pandeminin kaynağı ve yayılımı araştırılıyor

Deniz kestanesi ölümlerinin arkasındaki etkenin ne olduğu ise hâlâ kesinlik kazanmış değil. Bilimsel ekipler, geçmişteki toplu ölümlerin Philaster cinsine ait tek hücreli parazitik organizmalar veya Neoparamoeba branchiphila gibi amiplerle ilişkili olabileceğini düşünüyor. Özellikle alışılmadık dalga hareketleri ve deniz sıcaklıklarındaki artışın, bu salgınların tetikleyicisi olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor. Ancak, Kanarya Adaları'ndaki son pandemiyle ilgili olarak, patojenin tam olarak ne olduğu ve bölgeye nasıl ulaştığı henüz netleşmedi. Bu nedenle, aktif ölüm dönemlerinde tanısal örnekleme, moleküler tarama ve çevresel DNA analizleri gibi yöntemlerle araştırmalar sürdürülüyor.

Deniz kestanesi pandemisinin yalnızca Kanarya Adaları ile sınırlı olmadığı, Karayipler, Akdeniz, Kızıldeniz, Umman Denizi ve batı Hint Okyanusu gibi farklı bölgelerde de benzer toplu ölümlerin yaşandığı bildiriliyor. Bu durum, yaşanan krizin izole bir salgın olmaktan çok, küresel bir pandemi niteliği taşıdığını gösteriyor. Bilim insanları, hızlı bir şekilde patojenin tanımlanmasının ve yayılım yollarının belirlenmesinin, resif ekosistemlerinin geleceği açısından kritik önemde olduğunu vurguluyor.

Geleceğe dair belirsizlikler ve korunma stratejileri

Deniz kestanesi popülasyonundaki bu dramatik düşüş, Kanarya Adaları'ndaki resiflerin geleceği konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor. Araştırma ekibi, Güneydoğu Asya ve Avustralya'daki Diadema popülasyonlarının henüz etkilenmediğini belirtse de, pandeminin yayılma riskinin tamamen ortadan kalkmadığını ifade ediyor. Eğer önceki çöküşlerden elde edilen deneyimler yol gösterici olursa, bazı resiflerin toparlanabilmesi için larva arzının yeniden sağlanması ve genç bireylerin hayatta kalması gerekiyor. Ancak mevcut durumda, ana alanlarda üreme başarısızlığı ve sistem genelinde çöküş belirtileri, iyileşmenin önünde büyük bir engel oluşturuyor.

Bilim insanları, kalan deniz kestanesi ceplerinin korunması için hedefli koruma önlemlerinin alınmasının önemine dikkat çekiyor. Ayrıca, uygun bölgelerde geçici avlanma yasakları ve yırtıcıların ortadan kaldırılması moratoryumları gibi uygulamaların da gündeme gelmesi gerektiği belirtiliyor. Tüm bu önlemlerin yanı sıra, pandemiye neden olan patojenin ve yayılım yollarının hızlıca tespit edilmesi için yoğun araştırmaların sürdürülmesi gerektiği vurgulanıyor.

Sonuç olarak, Kanarya Adaları'nda başlayan ve küresel boyutlara ulaşan deniz kestanesi pandemisi, yalnızca bir türün değil, tüm resif ekosisteminin geleceğini tehdit ediyor. Bilim insanları, ekolojik dengenin yeniden sağlanabilmesi için hızlı ve etkili müdahalelerin hayati öneme sahip olduğunu belirtiyor. Önümüzdeki aylarda, bilimsel çalışmaların, yönetim stratejilerinin ve okyanus koşullarının nasıl şekilleneceği, resiflerin kaderini belirleyecek.


Etiketler:
deniz kestanesi Kanarya Adaları deniz pandemisi resif ekosistemi ekolojik kriz