Bilim insanları İsviçre'de suyun içindeki oksijen atomlarını ilk kez görüntüledi

İsviçre'deki EPFL Plazma Merkezi'nde görevli bilim insanları, sıvı suyun içinde serbest halde bulunan oksijen atomlarını ilk kez doğrudan gözlemlemeyi başardı. Bu çığır açıcı keşif, oksijen atomlarının su içinde beklenenden çok daha uzun süre varlığını sürdürebildiğini ortaya koydu.
İsviçre'de bulunan École Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL) Plazma Merkezi'nde gerçekleştirilen bir araştırma, suyun içinde serbest halde bulunan oksijen atomlarının ilk kez doğrudan görüntülenmesini sağladı. Bilim insanları, bu atomların su içinde birkaç milyonuncu saniye boyunca, yani yaklaşık on mikro saniye kadar varlıklarını koruyabildiğini tespit etti. Elde edilen bulgular, oksijen atomlarının sıvı ortamlarda beklenenden çok daha uzun süre hareket edebildiğini göstererek, kimya ve biyoloji alanlarında önemli yeni soruların kapısını araladı.
Oksijen atomlarının su içindeki yolculuğu
EPFL Plazma Merkezi'nde doktora sonrası araştırmacı olarak görev yapan Brayden Myers liderliğindeki ekip, suyun içinde serbest halde bulunan oksijen atomlarının davranışını incelemek için gelişmiş lazer teknolojilerinden yararlandı. Araştırmacılar, bu atomları tespit edebilmek amacıyla ultrahızlı bir lazer sistemi kullandı ve suda çözünmüş oksijen atomlarından yayılan zayıf ışık parıltılarını kaydetti. Deneyler sırasında, atomların suyun yüzeyinden yüzlerce mikrometre derine inebildiği ve burada da varlıklarını sürdürebildiği ortaya çıktı. Bu gözlemler, oksijen atomlarının sadece suyun yüzeyinde değil, aynı zamanda daha derin tabakalarda da hareket edebildiğini ve çözünmüş halde kalabildiğini gösterdi.
Oksijen atomlarının bu kadar uzun süre hayatta kalabilmesi, bilim dünyasında büyük ilgi uyandırdı. Çünkü daha önce yapılan modeller, bu atomların su içinde çok kısa süre var olabileceğini öngörüyordu. Ancak yeni bulgular, oksijen atomlarının mikro saniye ölçeğinde suyun içinde hareket edebildiğini ve bu süreçte çeşitli kimyasal reaksiyonlara girebildiğini ortaya koydu. Araştırmacılar, bu verilerin, özellikle plazma teknolojisinin tıp, endüstri ve çevre uygulamalarında kullanılmasına yönelik yeni stratejilerin geliştirilmesine katkı sağlayacağını belirtiyor.
Ultrahızlı lazerlerle görünmeyeni görünür kılmak
Bilim insanları, oksijen atomlarını suyun içinde tespit etmek için femtosaniye lazer darbeleri kullandı. Femtosaniye, bir saniyenin bir milyon milyarda biri kadar kısa bir zaman dilimini ifade ediyor ve bu teknoloji sayesinde atomik düzeydeki olaylar anlık olarak izlenebiliyor. Deneyde, mikroplazma jeti adı verilen bir yöntemle helyum ve oksijen karışımı, deiyonize suyun üzerine yönlendirildi. Bu sayede, suyun içine taze oksijen atomları enjekte edildi ve atomların hareketleri izlenebildi.
Araştırmacılar, iki foton emilimiyle lazerle indüklenen floresans tekniğini kullanarak oksijen atomlarının yaydığı zayıf ışık parıltılarını kaydetti. Bu yöntemle, atomlar ultraviyole lazer darbesiyle uyarıldı ve daha yüksek enerji seviyesine çıkarıldı. Ardından, atomlar enerji kaybederek kameranın tespit edebileceği bir parıltı yaydı. Elde edilen görüntüler, oksijen atomlarının sadece yüzeyde değil, suyun daha derinlerinde de varlığını sürdürebildiğini net bir şekilde ortaya koydu.
Oksijen atomlarının kimyasal etkileri ve uygulama potansiyeli
Oksijen atomları, kimyagerler tarafından "reaktif oksijen türleri" olarak adlandırılan ve çevredeki moleküllerle hızla reaksiyona giren yüksek enerjili formlar arasında yer alıyor. Bu atomlar, tek bir eşleşmemiş elektron taşıdıkları için oldukça güçlü oksitleyici özellik gösteriyor. Araştırmada elde edilen bulgular, sıvı ortamlarda oksijen atomlarının varlık süresinin ve hareket mesafesinin kontrol edilebilmesi halinde, özellikle yüzey sterilizasyonu ve sağlık hizmetlerinde yeni plazma işlenmiş su uygulamalarının geliştirilebileceğini ortaya koydu.
Bilim insanları, suyun her bir santimetreküpünde yaklaşık on katrilyon oksijen atomu yoğunluğu tespit etti. Kimyasal analizler ise bu atomların çoğunlukla çözünmüş oksijenle reaksiyona girerek ozon oluşturduğunu gösterdi. Ayrıca, gaz ve sıvı ölçümlerinin karşılaştırılması sonucunda, gaz yoğunlukları ile çözünmüş oksijen miktarları arasında bir ilişki kuran Henry yasası sabiti de hesaplandı. Bu veriler, plazma teknolojisinin sıvı ortamlarda nasıl çalıştığını anlamak için önemli bir temel oluşturuyor.
Plazma teknolojisinin gelecekteki rolü
Soğuk atmosferik plazma jetleri, günümüzde tıbbi aletlerin sterilizasyonundan yara iyileşmesine, gıda işleme süreçlerinden kirli suyun arıtılmasına kadar pek çok alanda araştırılıyor. Plazma-sıvı etkileşimleri üzerine yapılan son çalışmalar, sıvıya hangi reaktif türlerin hangi dozlarda ulaştığının bilinmesinin tedavi tasarımı açısından kritik olduğunu vurguluyor. Oksijen atomlarının su içinde daha uzun süre varlık gösterebilmesi, plazma bazlı tedavilerin bazı modellerin öngördüğünden daha derin doku katmanlarını veya biyofilmleri etkileyebileceğini gösteriyor.
Bu durum, özellikle mikropların çatlaklarda veya ulaşılması zor bölgelerde inaktive edilmesi gereken uygulamalarda avantaj sağlayabilir. Ancak aynı zamanda, sağlıklı hücreler için güvenli doz sınırlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğine de işaret ediyor. Araştırmada kullanılan görüntüleme yöntemi, yalnızca oksijen atomlarıyla sınırlı kalmayıp, sıvı ortamlarda azot veya hidrojen gibi diğer atomların da izlenmesine olanak tanıyacak şekilde uyarlanabiliyor. Böylece, plazmaların veya elektrik alanlarının suyun küçük hacimlerinde kimyasal yapıyı nasıl değiştirdiği daha ayrıntılı şekilde haritalanabilecek.
Yeni sorular ve araştırma alanları
EPFL'deki araştırma ekibi, şimdi atomik oksijenin tuzlar, organik moleküller ve canlı hücreler içeren doğal sulardaki davranışını incelemeye hazırlanıyor. Bu tür ortamlarda, oksijen atomlarının ömrü kısalabilir veya beklenmedik kimyasal reaksiyonlara girebilir. Ayrıca, araştırmacılar aynı lazer tabanlı yöntemin daha karmaşık koşullarda diğer reaktif atomları haritalamada kullanılıp kullanılamayacağını da test ediyor. İlk sonuçlar, yöntemin uyarlanabilir olduğunu gösterse de, tespit hassasiyetinin artırılması gerektiği belirtiliyor.
Şu an için en önemli başarı, atomik oksijenin saf su içindeki davranışını doğrudan gözlemleyip ölçebilmek oldu. Elde edilen veriler sayesinde, atomların ömrü, hareket mesafesi ve yoğunluğu gibi temel parametreler belirlendi. Bu bilgiler, atomik düzeydeki olayların makroskopik etkilerle ilişkilendirilmesinde daha güvenilir modellerin geliştirilmesine olanak tanıyor.
Kimyanın görünmeyen yüzü artık daha anlaşılır
Bilim insanlarının suyun içindeki oksijen atomlarını doğrudan gözlemlemesi, kimyanın bugüne kadar görünmeyen bir parçasını aydınlatıyor. Bu gelişme, özellikle plazma destekli teknolojilerin güvenliği ve etkinliğiyle ilgili pratik kararların alınmasında önemli bir rol oynayacak. Oksijen atomlarının sıvı ortamlardaki davranışının anlaşılması, hem bilim dünyası hem de endüstriyel uygulamalar açısından yeni ufuklar açıyor. Araştırmanın sonuçları, gelecekte plazma işlenmiş suyun dezenfeksiyonundan yüzeylerin temizlenmesine kadar pek çok alanda yenilikçi çözümlerin geliştirilmesine katkı sağlayacak gibi görünüyor.
- Popüler Haberler -
Yunanistan'daki çiftçi eylemi, Avrupa'ya yük taşıyan tır sürücülerini etkilemeye devam ediyor
Rusya Avrupa'yı açık açık tehdit etti: Karşılık vereceğiz
"Gazze hayal edilemez acılar ve korkunun yaşandığı bir yer olmaya devam ediyor"
Okyanus gürültüsü balinalar için tehdit oluşturuyor
UNRWA: İnsan hakları Filistinli mültecileri de kapsıyor, eşit şekilde uygulanmalı
Güney Afrika'da bulunan 108 karatlık pembe elmas dünya piyasasını sarsıyor



