Alarm zillerinin çaldığı AB'ye içeriden ''Türkiye'' önerisi: İşbirliğini geliştirmek çok önemli

Almanya'daki tanınmış siyaset bilimciler, Trump yönetiminin Ukrayna politikası ve yeni ulusal güvenlik stratejisiyle ABD-Avrupa arasında son yılların en ciddi siyasi geriliminin ortaya çıktığını belirterek, Avrupalıların güvenlik ve savunma alanında işbirliğini artırarak stratejik özerkliğini güçlendirmesi gerektiğini vurguladı.
Trump yönetiminin Ukrayna politikası ve açıkladığı yeni ulusal güvenlik stratejisi, ABD ile Avrupa arasında son yılların en ciddi siyasi gerilimini doğurmuş, Alman uzmanlar bu gelişmelerin Avrupalılar için "alarm zilini" çaldığını ifade etmiştir. Almanya'da tanınmış siyaset bilimci Prof. Dr. Volker Perthes, soğuk savaş döneminin aksine Avrupa'nın güvenliğinin ABD açısından artık o kadar önemli olmadığını belirtirken, Alman kamuoyunda ABD'ye güvenin önemli ölçüde darbe aldığı ortaya konmuştur.

ABD'nin yeni stratejik odağı ve Avrupa'nın konumu
Washington yönetiminin Ukrayna barış planından kaynaklanan gerilimler, ABD ulusal güvenlik stratejisi belgesiyle daha da derinleşti.
ABD, belgede yeni dönemde odak noktasını Asya olarak belirlerken, birçok Avrupa hükümetinin aksine Rusya'yı "varoluşsal tehdit" olarak nitelendirmedi, Ukrayna'da ateşkes için çabalarını sürdüreceğini vurguladı.
Stratejik belgede ayrıca Avrupa hükümetlerini aşırı sağcı, göç karşıtı hareketlere baskı uygulamakla suçlayan Trump yönetimi, "Amacımız Avrupa'nın mevcut yörüngesini düzeltmesine yardım etmek" ifadesini kullandı.
Berlin merkezli Körber Vakfı'nın yaptığı son anket ise Trump yönetiminin politikalarıyla birlikte Alman kamuoyunda ABD'ye güvenin darbe aldığını, Almanların transatlantik ilişkilerin geleceği konusunda karamsar olduğunu ortaya koydu.
Krizler, stratejik özerkliği yeniden düşünme fırsatı
Almanya'da tanınmış siyaset bilimcilerden Perthes, Avrupalılar için Rusya'nın Ukrayna saldırısının ilk, Donald Trump'ın yeniden seçilmesi ve izlediği politikaların ise ikinci büyük şok olduğunu söyledi.
Perthes, Trump yönetiminin tek yanlı dış politika adımları karşısında, Avrupalıların "stratejik özerkliğini" güçlendirmeleri gerektiğini belirterek, "Bir kriz var ve tarihte krizler her zaman kendi politikanızı, kendi pozisyonunuzu yeniden düşünmek için bir fırsat oldu." dedi.
Avrupalıların güvenlik ve savunma alanında işbirliğini artırmaları gerektiğini, ancak bunun bugünden yarına hemen gerçekleşmeyeceğini dile getiren Perthes, şöyle devam etti:
"Avrupa'nın stratejik özerkliğinden bahsettiğimizde bu, Avrupa Birliği'nden (AB) daha fazlası. Örneğin İngiltere, AB'den ayrılmasına rağmen, bugün AB ülkeleriyle Avrupa güvenliği ve savunma konularında yakın işbirliği yaptığını görüyorsunuz. Doğrusu da budur. Stratejik özerklik ciddiye alınıyor, ancak onu inşa etmek zaman gerektiriyor."
Perthes, bu bağlamda İngiltere'nin yanı sıra Türkiye ve Norveç gibi AB üyesi olmayan NATO müttefikleriyle de güvenlik ve savunma alanında işbirliğini geliştirmenin çok önemli olduğunu vurguladı.
ABD'nin dış politikasında değişimin aslında Trump döneminden de önce başladığını, Trump ile birlikte sürecin daha da hızlandığını ve yeni boyutlar kazandığını anlatan Perthes, "Trump bir bakıma Avrupalılar için alarm zilini çalmış oldu. Aslında bu daha önceden başlayan ve devam eden yapısal bir değişim. Hatırlayın, biz Avrupalıların çok sevdiği, önceki Başkan (Barack) Obama bile artık önceliğin Asya olacağını söylemişti. Çünkü soğuk savaş döneminin aksine, Avrupa'nın güvenliği, ABD açısından artık o kadar da önemli değil. Öncelikli çıkarlar arasında yer almıyor." diye konuştu.
Alman kamuoyunun transatlantik ilişkilere bakışı ve güçlenme çağrısı
Körber Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Thomas Paulsen de Almanların sadece küçük bir bölümünün ABD-Avrupa ilişkilerinin geleceği konusunda iyimser olduklarını belirtti.
Körber Vakfı'nın Almanların dış politika konularında ne düşündüğünü gösteren anketine değinen Paulsen, anketin Almanların neredeyse yüzde 75'inin transatlantik ilişkilere olumsuz baktığını ortaya koyduğuna işaret etti.
Paulsen, "Bu, önceki yıla göre büyük bir değişim gösteriyor, o dönemlerde bu oran sadece yüzde 25 civarındaydı." ifadesini kullandı.
Alman kamuoyunun ABD ile Almanya ilişkilerinin geleceğini Ukrayna ve Gazze'deki savaşlarla birlikte Alman dış politikasının karşı karşıya bulunduğu üç büyük sınamadan biri olarak gördüğüne dikkati çeken Paulsen, Transatlantik ilişkilerde yaşanan kriz karşısında, Avrupalıların birlik içinde hareket etmeleri ve Avrupa'yı daha fazla güçlü hale getirmeleri gerektiğini vurguladı.
Paulsen, "Almanya ve Avrupa daha güçlü hale gelmeli, çünkü jeopolitik gerilimlerle dolu bugünün dünyasında, büyük güç mücadelelerinin yaşandığı bu dönemde bir rol oynayabilmek için siyasi, ekonomik ve askeri olarak güçlü olmalısınız. Bence bu öğrenilmesi gereken büyük bir ders." şeklinde konuştu.
En kötü senaryoya hazırlık ve Avrupa'nın güç kartları
Alman dış politika uzmanı Olaf Bohnke ise Trump döneminde yaşanan gelişmelerle birlikte ABD-Avrupa ilişkilerinin artık değişime uğradığını, stratejik anlayışın, ortak değerlere dayalı ve uzun vadeli ortaklık yaklaşımının artık geride kaldığını söyledi.
Trump'ın dış politikaya sadece "al-ver" yaklaşımıyla baktığını savunan Bohnke, "(Trump'ın) Tek ilgilendiği konu, buradan ABD'nin nasıl bir menfaat elde edebileceği. Bunu, ABD'nin Ukrayna için hazırladığı 28 maddelik planda da gördük." dedi.
Haberlerde, Trump'ın özel temsilcilerinin Rusya ile milyarlık iş imkanlarını konuştuklarının iddia edildiğini, bunun da Avrupalı siyasetçilerin büyük tepkisini çektiğini anımsatan Bohnke, "Avrupa perspektifinden en kötü senaryoya hazırlansak iyi olur." diye konuştu.
Bohnke, Avrupalıların zaten NATO içinde sorumluluklarını yerine getirmede yetersiz kaldıklarını, savunma alanında yatırımlar yapmakta geciktiklerini aktararak, AB'nin artık ciddi ve hızlı adımlar atması gerektiğini vurguladı.

"Avrupalıların artık ABD ile bozulan ilişkiler hakkında şikayet etmek yerine kendi sorumluluklarına odaklanmaları ve konumlarını güçlendirmek için ne yapabileceklerine yoğunlaşmaları gerekiyor." ifadelerini kullanan Bohnke, özellikle stratejik alanlarda savunma yetenekleri ve kapasitelerinin güçlendirilmesinin gerekli olduğunun altını çizdi.
Bohnke, Avrupalıların ancak siyasi, ekonomik ve askeri olarak güçlü oldukları takdirde Trump yönetimi tarafından ciddiye alınacağını ileri sürerek, "Avrupalılar çıkıp, 'milyarlarca avroluk yatırımlarımız var, askeri yeteneklerimiz ve varlıklarımız ortada, ABD'ye ihtiyacımız yok diyebilseler' işte o zaman Trump davranışını gözden geçirir." şeklinde konuştu.
Avrupa ülkelerinin de elinde kozların bulunduğunu ve Amerikan firmaları için Avrupa pazarının çok önemli olduğunu belirten Bohnke, Avrupa'daki hükümetlerin Trump yönetimi üzerinde baskı kurmak için "ekonomi kartını" oynayabileceklerini aktardı.
Bohnke, "Elinizde ilginç kartlar varsa her zaman müzakere edebilirsiniz. Avrupa'nın onlar (ABD) için dev bir pazar olduğunu görüyorlar. 450 milyon tüketici var. Bu, ABD'den ve diğer tüm pazarlardan daha büyük." dedi.
- Popüler Haberler -
İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı, İzzeddin el-Kassam'ın mezarını yıkma tehdidini yineledi
Bulgaristan Başbakanı istifa etti
Küresel bina envanteri güncellendi! 2,75 milyar bina tek tek tespit edildi
Komşu zor durumda! Bakan Askeri: Türkiye ile birlikte çalışıyoruz
Asya ülkesine hava gücü takviyesi! ABD resmen onay verdi
Mısır ve İran'dan FIFA'ya Dünya Kupası'nda LGBT propagandası yapılmasın çağrısı



