Tarihteki en uzun film 51 bin dakikayı aşıyor

Modern teknoloji ürünlerinin nereden geldiği sorusu, İsveçli yönetmenler Erika Magnusson ve Daniel Andersson'u 2012 yılında alışılmadık bir proje başlatmaya yöneltmiştir. Deneysel bir film çekme fikri ortaya çıktığında, ikili bu soruya cevap vermek için benzersiz bir yolculuğa çıkmaya karar vermiştir. Sonuç olarak ortaya çıkan 'Logistics' filmi, sinema tarihinde görülmemiş bir uzunluğa sahip olmuştur.

Tarihteki en uzun film: 35 günlük bir deneyim

Eğer 'Yüzüklerin Efendisi'nin uzatılmış versiyonları bile uzun geliyorsa, 'Logistics' filmi izleyicileri tamamen farklı bir deneyime davet etmektedir. Çünkü bu film sadece birkaç saat değil, yaklaşık 35 gün boyunca devam etmektedir. Toplam 51 bin 420 dakika süren bu yapım, beş haftalık kesintisiz bir görüntü akışıdır. Böyle bir uzunluk, sinema tarihinde daha önce hiç görülmemiş bir rekor olarak kayıtlara geçmiştir. Yönetmenler, bir pedometre üretim döngüsünü takip ederek bu inanılmaz projeyi gerçekleştirmiştir. Ancak bunu yaparken ters kronolojik sıralamayı tercih etmişlerdir; yani son satışlardan başlayarak üretim zincirinin en başlangıcına doğru geri gitmiştir.

Çin'den Avrupa'ya uzanan gerçek zamanlı yolculuk

Magnusson ve Andersson, bu ambisius projeyi geliştirmek için yolculuklarını gerçek zamanlı olarak kameraya almıştır. Çin'deki fabrikalardan geçerek ürünlerin mağazalara ulaşana kadar tüm süreci belgelemiştir. Stockholm'den başlayan yolculuk, Insjön'e ve oradan Göteborg'a devam etmiştir. Daha sonra Bremerhaven ve Rotterdam gibi önemli lojistik merkezlerine ulaşmıştır. Üretim sürecinin takibi Algeciras ve Malaga'ya kadar uzanmıştır. Son olarak, elektronik ürünlerin üretiminin başladığı Çin şehri Shenzhen'e rotayı çevirerek döngüyü tamamlamıştır. Bu yolculuk, modern elektronik cihazların karmaşık üretim ve dağıtım ağını görünür kılmıştır.

'Logistics' filmi, izleyicilere elektronik ürünlerin arkasındaki gizli dünyayı göstermektedir. Fabrikadan başlayan bu yolculuk, lojistik ağlarının ne kadar karmaşık olduğunu ortaya koymaktadır. Magnusson ve Andersson'un bu deneysel yaklaşımı, geleneksel belgesel sinemasından tamamen farklı bir perspektif sunmaktadır. Ürünün üretildiği yerden tüketiciye ulaşana kadar geçen her aşama, gerçek zamanlı olarak kameraya alınmıştır. Bu sayede izleyiciler, modern dünyanın arka plandaki mekanizmalarını doğrudan gözlemleyebilmektedir.