Daisy Ridley'nin en korkutucu anları! Zombi filmi 'We Bury the Dead' setinden

Daisy Ridley'nin başrolünde yer aldığı yeni gerilim filmi 'We Bury the Dead', 2 Ocak 2026'da vizyona girecek. Filmde Ridley, kayıp kocasını aramak için askeri kontrollü bir karantina bölgesine giren ve ölüm tehdidiyle karşı karşıya kalan bir kadını canlandırıyor.
Zombi türündeki filmler çoğunlukla görsel şova odaklanırken, yönetmen ve senarist Zak Hilditch'in yeni eseri 'We Bury the Dead' tamamen farklı bir yol izliyor. Bu yapım, insanların güven, emniyet ve gerçeklik konusunda kendilerine anlattıkları hikayelerin nasıl aşındığına, özellikle de bu kavramlar tehlikeli hale geldiğinde ne olduğuna odaklanıyor. Yakında vizyona girecek bu gerilim filmi, kıyametin merkezine keder ve inkarı yerleştirerek, resmi güvencelerin ölümcül sonuçlara yol açmadan önce onların ötesini görebilenlerin hayatta kalma şansının daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Ava'nın karantina bölgesindeki mücadelesi
Daisy Ridley, 'We Bury the Dead'de Ava adında bir kadını canlandırıyor. Ava, dünyayı bir gecede yeniden şekillendiren felaket bir olay sonrasında kayıp kocasını bulmak amacıyla askeri kontrol altındaki bir karantina bölgesine giriyor. Yetkililer, yeniden canlandırılmış ölülerin yavaş hareket ettiğini, kontrol altında olduğunu ve artık ciddi bir tehdit oluşturmadığını iddia ediyor. Hükümet, bu çevrelemeyi şefkat olarak, kısıtlamaları ise merhamet olarak sunuyor. Ancak Ava'nın bölgenin içinde keşfettiği gerçeklik, yetkililer tarafından sunulan hikayeden çok daha karanlık ve tehlikeli.
Filmdeki ölüler statik kalmıyor; tam tersine, her geçen saatle evrimleşiyor. Gittikçe daha agresif, daha koordineli ve daha tehlikeli hale geliyorlar. Ordu tarafından sunulan güvenlik vaadi, aslında korumadan ziyade kontrol hakkında olduğu ortaya çıkıyor. Ava, sadece fiziksel tehlikelerle değil, aynı zamanda ölümcül hale gelmesi için yeterince uzun süre bir yalana inanmanın ahlaki bedeliyle de karşı karşıya kalıyor. Bu durum, filmi geleneksel zombi hikayelerinden ayıran temel unsur haline geliyor.
Daisy Ridley'nin setinde yaşadığı gerçek dehşet
Daisy Ridley, Collider'a verdiği röportajda, 'We Bury the Dead' setinde zombi versiyonuyla yüzleşmenin beklediğinden çok daha korkutucu olduğunu açıkladı. Koreografi ve güvenlik önlemleri yerinde olsa bile, gerçek anın getirdiği adrenalin ve korku, oyuncu için beklenmedik bir deneyim olmuş. Ridley, özellikle zombi tarafından kovalandığı sahneleri anlatırken, tam hızla koşan ve çok hızlı hareket eden yaratığın arkasında ileri geri fırladığını hissettikçe gerçek bir korku yaşadığını belirtti.
Oyuncu, koreografili olsa bile, bu anların hala o 'Aman Tanrım' panik anını içerdiğini vurguladı. Protezlerin inanılmaz derecede gerçekçi olması ve adrenalin hormonunun insan vücudunda yarattığı garip etkiler, sahneleri daha da etkileyici kılıyor. Çarpışmaların gerçekçi olması gerektiği için, oyuncu aynı anda tüm bu fiziksel zorluklar ve psikolojik baskıyla mücadele etmek zorunda kalıyor. Ridley, kariyerinin başlarında kendisinin de bir zombi canlandırmış olmasına rağmen, hiçbir şeyin yavaşlamayı reddeden biri tarafından kovalanmakla kıyaslanamayacağını söyledi.
Geleneksel zombi filmlerinden radikal bir ayrılış
Hız ve öngörülemezlik üzerindeki bu vurgu, geleneksel zombi hikaye anlatımından önemli bir kayma işaret ediyor. Tipik zombi filmlerinde bu yaratıklar, geride bırakılacak veya atlatılacak yavaş hareket eden engeller olarak sunulur. Ancak 'We Bury the Dead'deki ölüler, sürekli hareket eden, her saniyede alınan kararlar gerektiren ve ham fiziksel tükenme dayatan aktif tehditler. Bu yaklaşım, filmi sadece bir korku filmi değil, aynı zamanda bir hayatta kalma ve psikolojik gerilim hikayesi haline getiriyor.
Zak Hilditch tarafından yazılan ve yönetilen bu yapım, Brenton Thwaites, Mark Coles Smith ve Matt Whelan gibi oyuncuları da kadrosunda barındırıyor. Kelvin Munro, Grant Sputore, Ross M. Dinerstein, Joshua Harris ve Mark Fasano tarafından üretilen film, 2 Ocak 2026'da sinemalarda gösterime girecek. 'We Bury the Dead', zombi türüne yeni bir bakış açısı getirerek, sadece fiziksel tehditler değil, aynı zamanda hükümet yalan ve kontrol mekanizmalarının insanlar üzerindeki psikolojik etkisini de sorguluyor.
- Popüler Haberler -
Elazığ'da heyecanlandıran keşif! 7 bin 500 yıllık taş mühür gün yüzüne çıkarıldı
Beyoncé milyarderler kulübünde! ABD'li yıldız servetiyle rekor kırdı
Adıyaman'da 1800 yıllık kubbeli mezar odası bulundu
Ünlü oyuncu Hakan Bilgin, 24 TV Arafta Sorular'da: Bu memleket için faydalı olan her şeyin yanında olmamız gerekiyor
2025 yılının kelimesi/kavramı “dijital vicdan” oldu
“Ece Vahapoğlu ile Mutluluk İçin” yeni bölümüyle izleyiciyi yine ekrana kilitledi!



