İlim Yayma Cemiyeti 75. yıl dönümü toplantısı gerçekleştirildi

İlim Yayma Cemiyetinin kuruluşunun 75. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen basın buluşmasında, derneğin eğitime yönelik çalışmaları, yeni döneme ilişkin hedefleri kamuoyuyla paylaşıldı.
Bakırköy'deki bir otelde düzenlenen "75. Yıl Basın Buluşması" programının açılış konuşmasını yapan İlim Yayma Cemiyeti Genel Başkanı Yusuf Tülün, 74 yılı geride bırakmanın mutluluğuyla Türkiye'nin en köklü sivil toplum kuruluşu olan cemiyetin 75. yılına adım atmanın onurunu yaşadıklarını söyledi.
Tülün, 10 Şubat 1953'te Bakanlar Kurulu kararıyla kamu yararına çalışan dernek statüsünü kazandıklarını belirterek, "İlim Yayma Cemiyeti, yalnız bir dernek değildir. O, bu toprakların mayasıyla mayalanmış, medeniyet hamlesinin adı din eğitiminin hasretini çeken gönüllüler hareketidir. İlim Yayma Cemiyetinin tarihi, bir milletin eğitim seferberliği tarihidir. Kuruluşundan yalnızca 6 gün sonra 17 Ekim 1951'de Türkiye'nin ilk imam hatip okulunun açılışına öncülük eden kurucularımız, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 100'ü aşkın imam hatip lisesini yaptırdı ve devletine, bakanlığına hibe etti." ifadelerini kullandı.

Diğer imam hatip liselerinin yapımında da rol aldıklarını, din eğitiminin yeniden sistemin parçası olduğu yıllarda imam hatip liseleri açtıklarını aktaran Tülün, Anadolu'nun yüksek öğretimle buluştuğu dönemlerde yurtlarla öğrencilere barınma ve beslenme imkanı sunduklarını, hala sunmaya devam ettiklerini kaydetti.
Tülün, vakıf tarafından kurulan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinin akademik dünyanın güzide kurumlarından birisi olarak eğitim öğretim çalışmalarına devam ettiğini bildirerek, cemiyetin kendi çalışmaları haricinde farklı kurumların taleplerine de kayıtsız kalmadığını dile getirdi.

- "DÜNYAYI DOĞRU OKUYABİLEN BİLİM İNSANLARI, ÖNCÜLER YETİŞTİRMEYE GAYRET EDİYORUZ"
Devlet ve millete bütün imkanlarıyla destek vermek için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını vurgulayan Tülün, "Bugün 186 şube, 158 yurt ve 112 eğitim merkeziyle Türkiye'nin dört bir yanında binlerce gence hizmet vermeye gayret ediyoruz. Anadolu'dan gelen evlatlarımız arasında büyük bir sosyal ağ ve güçlü bir gönül bağı kurduk. Hazırladığımız eğitim, rehberlik ve liderlik programlarıyla kendi kaynaklarıyla irtibatlı, dünyayı doğru okuyabilen bilim insanları, öncüler yetiştirmeye gayret ediyoruz." şeklinde konuştu.
Bu doğrultuda Türkiye genelindeki şubelerinde ortaokul ve lise düzeyindeki öğrencilerle birlikte Marifet Okulu Programı uyguladıklarını anlatan Tülün, şöyle devam etti:
"İstanbul'da eğitim, hukuk, tıp ve psikoloji bölümü öğrencilerine yönelik başlattığımız kariyer programlarını Anadolu'daki şubelerimize modellemek için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Fatih Sahn-ı Seman Eğitim ve Araştırma Merkezi ve Valide-i Atik Eğitim Merkezi gibi tarihi mekanlarda İslami ilimler ve sosyal bilimler öğrencilerine yönelik ihtisas projelerimize devam ediyoruz. Ulusal düzeydeki eğitim ve gençlik çalışmalarımızı, mezunlarımız marifetiyle Arjantin, Makedonya gibi ülkelerde başlattık, Afrika ve Asya ülkeleriyle ilgili altyapı hazırlıklarımız devam ediyor."

Yeni dönemde dijital çağın imkanlarını gençlerin hizmetine sunacaklarını aktaran Tülün, değerlerini bilen, çağını anlayan, insanlığa katkı sunan bir nesil yetiştirmeye devam edeceklerini vurguladı.
- TÜRKİYE YÜZYILI HİKAYESİNDE ÖNEMLİ BİRER YAPI TAŞI
İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan da 1973'te kurulan vakfın yakın zamanda 50'nci yılını geride bıraktığını anlattı.
Deprem bölgesi yoğunluklu okullarda 50. Yıl Kütüphaneleri yaptıklarını belirten Erdoğan, İlim Yayma Cemiyetinin Türkiye'deki 75 yıllık ilim yayma geleneğinin ülke tarihiyle çok ilişkili, sosyal tarihle de çok irtibatlı olduğunu dile getirdi.

Bilal Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizim varoluş meselemiz, yani milletçe kendi kimliğimizle ve kültürümüzle varoluş meselemiz noktasında gerçekten bu cemiyeti kuran insanlar bu milletin uçurumun kenarından alınmasına vesile olmuştur. Bugün yeniden Türkiye eğer bölgesinde ve dünyada kendisi karar verebilen bir ülke haline gelebildiyse bugün yine bu ülkede yüzyıllara, hatta bin yıla sahip tarihi kültürümüz, inancımız, geleneklerimiz yaşatılıyorsa işte bu gönüllülerin başlattığı hareketin desteklediği öğrenciler, burs verdiği eğitimciler, akademisyenler, buna belki de aracı olmuş diye düşünebiliriz."
Vakıfta görev alanların ve kendilerinden sonra geleceklerin bu bayrağı çok daha yükseklere taşıyacaklarını ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin 21. yüzyıla damgasını vurma iddiası olan Türkiye Yüzyılı hikayesinde önemli birer yapı taşı olacak şekilde çalışmalara devam edileceğini kaydetti.

İlim Yayma Cemiyeti Genel Sekreteri Abdullah Yasir Şahin ise cemiyetin 75. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla bir dizi etkinlik düzenleneceğini anlattı. Şahin, hitabet yarışması düzenleneceğini, hatıra ormanı projesi yaptıklarını, cemiyete hizmet etmiş insanlarla birlikte tarihlerini anlatan 2 ciltlik bir kitap çıkaracaklarını aktararak, tarihlerini anlatan belgesel, hat sergileriyle birlikte tüm şubelerinde çeşitli etkinlikler düzenleneceğini bildirdi.
- "BU 70 MİLYAR DOLARI İSRAİL'İN VERMESİ GEREKİR Kİ BİR DAHA YIKMASIN"
Bilal Erdoğan, basın toplantısının ardından medya kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Burada yaptığı konuşmada Erdoğan, her savaşın sonunda bir tarafın tazminat ödediğini belirtti.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşı ile Körfez Savaşı'ndan bahseden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Burada da soykırım yaptığı sabit olan bir tarafın muhakkak savaş tazminatı ödemesiyle karşı karşıya gelmesi gerekir. Yok işte tespit yapılmış, 70 milyar dolarlık inşaat bütçesinden bahsediliyor. Bu 70 milyar doları İsrail'in vermesi gerekir ki İsrail bir daha yıkmasın böyle. Onun da bir teminatı, sigortası olarak görüyorum bunu. Bunun için İsrail üzerindeki uluslararası baskının artırılmasına ihtiyaç var. Yoksa tabii ki İslam dünyası yapar, tabii ki Müslümanlar, kardeşlik hukukumuzun gereği ve bu zilleti yaşamamızın sorumluluğu maalesef.
Bunu ilk başından engellemeyi başarmak bizim boynumuzun borcuydu Müslümanlar olarak. Ama ilk aylarda Türkiye'nin diplomatik girişimleri netice vermedi, Müslüman ülkeler hep birlikte aynı kararlılığı göstermedi. Bütün İslam dünyası aynı anda bazı kararlar almış olsaydı, bu iş buralara gelmezdi. O yüzden bizim Filistinli kardeşlerimize karşı sorumluluğumuz olduğu bir gerçek ama yine de İsrail'in sorumlu tutuluşunun maddi bir tarafı da olmasını gündemde tutmak zorundayız."
- Popüler Haberler -

Bakan Yerlikaya paylaştı: "Elbette cezasız kalmadı"

Soykırımcı İsrail'den Refah açıklaması

Kardeş kardeşi öldürüp gömdü! JASAT 14 yıllık cinayeti aydınlattı

Ters yönde giderek zincirleme kazaya neden olan sürücü: Gözün görüyor niye vuruyorsun?

Bodrum'daki lüks otele kayyum atandı: 7 gözaltı

Emine Erdoğan: Kadınlar, ülkelerimizi 21. yüzyılın parlayan yıldızları haline getirecekler
