Dr. Ali Semin'den 24 TV'ye "Gazze" açıklaması: İslam dünyasında en çok Türkiye sahipleniyor

''İran – Irak Savaşı 8 yıl sürdü. Kuveyt İşgali, Kuzey Irak'ta Kürt ayaklanması gibi birçok şey yaşandı. Kimse evinden çıkmak istemez. Ama savaş öyle bir hale getiriyor ki ya orada öleceksiniz ya da kaçacaksınız. Bu savaşlarda maddi boyuta ya da ölen kişi sayısına bakıyoruz. Asıl mesele o savaşın toplumun üzerinde bıraktığı yıkım. 1998 yılında esir takası yapıldı. Takas süresi boyunca şehit listesinde olup aslında esir tutulmuş kişiler döndüler. Yakın bir arkadaşım bir yaşındayken babası esir düşüyor ve 2000 yılında yapılan esir takasında geri döndü. Oğlunun düğün gününde dönmüş oldu. Bunların hepsi bir yıkım. Yıllar sonra babaları dönen çocuklar tanıyamıyorlar onları. Ben bunların hepsini yaşadım. Bu savaşlar insanı olgunlaştırıyor. Çocuksun ve hayatın silahlarla geçiyor. Suriye'den Türkiye'ye gelenler kendi evlerini bırakıp başka bir yere gelmek istemezlerdi. Insan yaşamadığı şeyi anlamaz. Genel olarak insanlara karşı farklı tutumlar sergileniyor. Bu ülkelere bakıldığında ciddi bir yıkım söz konusu. Irak'ta savaştan 2 yıl sonra insanlar hala Saddam gelebilir diye korkuyorlardı. Idam edilene kadar her an dönebilir diye korkuyorlardı. Arap ülkelerinde, genel olarak diktatör iktidarlar devletle toplum arasında ciddi bir güven bunalımı oluşturuyor. Ne devlet topluma ne de toplum devlete güvenebiliyor.

''Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vurgulamış olduğu vahdet dediği sadece bir kelime değil. Bunun gerçek, somut anlamda gerçek adımların da atılması gerektiği kanaatindeyim. Buna bölge ülkelerinin de katılması lazım, çünkü bugüne kadar Ortadoğu'daki bütün sorunların çözümünü biz Batı'da aradık.''

''Uluslararası diplomaside kesin konuşma denen bir şey yoktur. Savaş kolay bir şey değil. Askeri gücünüzün güçlü olması lazım. Ekonomik gücün olması lazım. Uluslararası toplum üzerinden tepkileri ölçüp yanınıza destek olmanız gerekiyor. İran şuan için yeterli kaldı. Ama ne kadar sürecek? İran için bu saldırılara fırsat gözüyle de bakıyorum. Çünkü bölge ülkeleri İran'ın yanında yer alıyor. Bölgesel bir iş birliği ihtiyacı var. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vurgulamış olduğu vahdet dediği sadece bir kelime değil. Bunun gerçek, somut anlamda gerçek adımların da atılması gerektiği kanaatindeyim. Buna bölge ülkelerinin de katılması lazım, çünkü bugüne kadar Ortadoğu'daki bütün sorunların çözümünü biz Batı'da aradık. Aslında sorunun sahipleriyle sorunu çözmeke çalışmak gibi bir şey oluyor.''