ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE

Ünlü isimler arasında artan evcil hayvan klonlaması nedir ve riskleri nelerdir?

Ayşegül Gedik - | Son Güncelleme Tarihi:
Ünlü isimler arasında artan evcil hayvan klonlaması nedir ve riskleri nelerdir?

Ünlü isimler ve evcil hayvan sahipleri, sevdikleri hayvanlarının genetik kopyalarını oluşturmak için klonlama teknolojisine yönelirken, bilim insanları bu uygulamanın ciddi sağlık ve davranış sorunlarına yol açabileceği konusunda uyarıyor.

Kapat

HABERİN DEVAMI

Evcil hayvanlarımızla geçirdiğimiz her an, onların yaşam süresi sınırlı olduğu gerçeğiyle gölgelenir. Onlara sunduğumuz bakım, sevgi, zaman ve maddi kaynaklar, kaçınılmaz olarak onlardan daha uzun yaşayacağımız bilgisiyle harmanlanır. Ancak klonlama teknolojisinin hızla gelişmesiyle birlikte, bu acı kaçınılmaz değilmiş gibi görünmeye başladı. Giderek daha fazla insan, sevgili evcil hayvanlarının genetik kopyalarını oluşturma olasılığını keşfetmeye başlamıştır.

1997 yılında Dolly adlı koyunun doğumu, memelileri başarıyla klonlama konusunda insanlığın yeteneğinde devrim niteliğinde bir dönüm noktası olmuştur. Bu başarı, bilim insanlarının hayvan klonlaması alanında ne kadar ileri gidebildiğini göstermiştir. O günden bu yana, klonlama sadece bir laboratuvar merakı olmaktan çıkıp, milyarlarca dolarlık bir endüstriye dönüşmüştür. Eski Amerikan futbolcusu Tom Brady ve ünlü aktris Barbara Streisand gibi tanınmış kişiler, sevgili köpeklerini klonladıkları bildirilmiştir. Bu gelişmeler, sıradan evcil hayvan sahiplerinin de kendi hayvanlarını klonlatma imkanının olup olmadığını merak etmelerine sebep olmuştur.

Klonlama teknolojisinin temel ilkeleri

Klonlama işlemi, bir organizmanın tam genetik kopyasını oluşturma prensibine dayanır. Tek yumurta ikizlerinin aynı genetik yapıya sahip olması gibi, klonlanmış hayvanlar da genetik materyalin alındığı orijinal hayvanla genetik açıdan tamamen özdeştir. Bu benzerlik, sadece görünüş değil, tüm genetik bilgiler açısından geçerlidir.

Hayvan klonlama süreci, somatik hücre çekirdek transferi (SCNT) olarak bilinen bir teknikle gerçekleştirilir. Bu yöntemde, bir hücrenin çekirdeğinden genetik materyal çıkarılır ve çekirdeği önceden boşaltılmış bir yumurta hücresine aktarılır. Uygun koşullar sağlandığında, bu yumurta hücresi yeni bir organizmaya, yani klona dönüşebilir. Evcil hayvan klonları için ise işlem görmüş yumurta, klonu taşıyacak ve sonunda doğuracak olan vekil bir dişiye nakledilir.

Biyologlar bir asırdan fazla süredir çeşitli hayvanları klonlama konusunda deneyler yapıyor olsalar da, bu alandaki başarı oranı oldukça düşük kalmıştır. Günümüzde bile hayvan klonlamasının başarı oranı yalnızca yüzde 16 civarında seyreder. Bu düşük başarı oranı, klonlama işleminin ne kadar karmaşık ve riskli olduğunu göstermektedir. Afrika pençeli kurbağası 1960'ların başında klonlanan ilk omurgalı olmuştur. O tarihten bu yana, fareler, tavşanlar, koyunlar, atlar, köpekler, sığırlar ve kediler dahil olmak üzere birçok tür başarıyla klonlanmıştır.

Klonlama pahalı ve riskli bir yöntem

Evcil hayvan klonlaması sadece finansal açıdan yüksek bir maliyete sahip değildir; aynı zamanda klonlanmış hayvanlar için önemli sağlık ve refah riskleri de beraberinde getirir. Klonlama işleminin başarı oranının düşük olması, başarısız denemelerin hayvan refahı açısından ciddi sorunlar yaratabileceği anlamına gelir. Ek olarak, klonlanmış evcil hayvanınızın kişiliği, davranışı ve hatta fiziksel görünüşü açısından orijinal hayvanınıza hiç benzememe ihtimali çok yüksektir.

Klonlama işlemi, genetik açıdan özdeş bir kopya oluştursa da, bireysel bir hayvanın davranışını kopyalamaz. Belirli hayvan ırkları ortak özellikler taşısalar da, her hayvanın kişiliği aynı zamanda yaşam deneyimleri, çevre maruziyeti ve sosyalleşme sürecinin sonucudur. Bu faktörlerin tümü, genlerin gerçekte nasıl işlev gördüğünü de etkiler. Dolayısıyla klonlanmış evcil hayvanınız için tam olarak aynı anne etkilerini, yetiştirme tarzını, günlük rutinleri ve yaşam koşullarını yaratamadığınız sürece, orijinal hayvanınızla aynı şekilde davranması pek olası değildir.

Klonlanmış hayvanların fiziksel görünüşü bile orijinal genetik vericiden farklı olabilir. Bu durum, genlerin nasıl ifade edildiğinin bir sonucudur. Örneğin, ilk klonlanmış kedi olan CC'nin genetik vericisi calico desenli bir kediydi, ancak klonun tüyü kahverengi renkti. Bu, tüy rengi gibi görünüşte önemli olan özelliklerin bile klonlama sırasında değişebileceğini göstermektedir.

Duygusal bağ ve klonlamanın gerçekçi olmayan vaatleri

Sevgili evcil hayvanlarımızın bir klonunu yapmak, onların özdeş bir kopyasına sahip olmak anlamına geleceğini düşünebiliriz. Ancak klonlama tam olarak bu şekilde çalışmaz. Evet, klonlar genetik olarak özdeş olacaktır, fakat bu, onların orijinal hayvanla aynı kişiliğe, davranışa veya hatta görünüşe sahip olacakları anlamına gelmez. İnsan ve evcil hayvan arasındaki derin bağ, sadece genetik benzerliğe değil, paylaşılan anılara, deneyimlere ve duygusal bağlantıya dayanır.

Evcil hayvan sahipleri, kaybın yıkıcı etkisini hafifletmek için klonlamaya başvurmak isteyebilirler. Ancak klonlanmış hayvan, orijinal hayvanın yerine geçemeyecektir. Klonlama, kaybedilen hayvanın duygusal ve psikolojik yerini dolduramaz. Bunun yerine, sahipleri yeni bir hayvanla tanıştırır; bu hayvan, genetik açıdan özdeş olsa da, tamamen farklı bir bireydir. Bu gerçeklik, klonlama teknolojisinin duygusal beklentilerle karşılaştırıldığında ne kadar yetersiz kaldığını göstermektedir.

Klonlama teknolojisinin gelişmesi, insanın doğanın sınırlarını aşma arzusunun bir göstergesidir. Ancak bu teknoloji, ölüm ve kayıp gibi temel insan deneyimlerini değiştiremez. Evcil hayvanlarımızı klonlamak, onları ölümsüzleştirme vaadi verebilir, ancak bu vaat, bilimsel gerçeklikten çok daha karmaşıktır. Klonlama, sadece pahalı ve riskli bir prosedür olmakla kalmaz; aynı zamanda, kaybedilen sevgili hayvanlarımızın yerini dolduramayan yeni hayvanlar yaratır.


Etiketler:
evcil hayvan klonlaması klonlama teknolojisi ünlüler ve klonlama hayvan sağlığı genetik kopyalama