NASA astronotu Stott, uzay giysilerindeki kokunun sırrını açıkladı

NASA'nın deneyimli astronotu Nicole Stott, Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan dönen uzay giysilerinde hissedilen kendine özgü kokuyu detaylarıyla anlattı. Stott'un açıklamaları, uzayın kokusu konusundaki merakı bir kez daha gündeme taşıdı.
NASA'nın eski astronotlarından Nicole Stott, Uluslararası Uzay İstasyonu'nda geçirdiği 104 günün ardından uzayın kokusu hakkındaki gözlemlerini paylaştı. Stott, uzayda doğrudan bir koku almak mümkün olmasa da, istasyondan dönen uzay giysilerinde belirgin ve kendine has bir aroma olduğunu ifade etti. Astronotun açıklamaları, uzayın kokusu konusundaki merakları artırırken, uzay yolculuklarının insan duyuları üzerindeki etkilerine de dikkat çekti.
Uzayın kokusu: Tatlı ve metalik bir aroma
Nicole Stott, uzayın kokusu ile ilgili en çok sorulan sorulardan birine yanıt verirken, bu kokunun doğrudan hissedilemeyeceğini belirtti. Uzay boşluğunda koku alma duyusunun çalışmadığını vurgulayan Stott, ancak uzaydan dönen giysilerde kalan aromanın oldukça belirgin olduğunu söyledi. Stott'un tanımına göre, bu koku tatlı ve metalik bir karaktere sahip. Astronot, bu aromayı "aşırı ısınmış bir otomobil radyatörü" ile kıyaslayarak, uzayda yaşanan deneyimin benzersizliğine dikkat çekti. Ayrıca, konserve çorba açıldığında ortaya çıkan kokuya da benzetilen bu aroma, uzayda geçirilen sürenin ardından giysilere siniyor. Stott'un açıklamaları, uzayın kokusu konusunda şimdiye kadar yapılan gözlemler arasında önemli bir yer tutuyor.
Uluslararası Uzay İstasyonu'nda yaşam ve günlük rutinler
Nicole Stott, Uluslararası Uzay İstasyonu'nda geçirdiği günlerde yalnızca uzayın kokusu değil, aynı zamanda yörüngedeki yaşamla ilgili de birçok soruya yanıt verdi. Uzay mekiğiyle fırlatılış anını "altında patlayan 7 milyon pound roket yakıtı" ile tarif eden Stott, bu deneyimin simülatörlerle hazırlanamayacak kadar sarsıcı ve unutulmaz olduğunu belirtti. Yörüngede uyku düzeninden de bahseden astronot, en iyi uykusunu ekip odasındaki uyku tulumunda aldığını dile getirdi. Uzayda tuvalet kullanımı ise Dünya'dan oldukça farklı. Sıvı atıklar için vakumlu bir sistem ve özel bir huni kullanılırken, tüm sıvı atıklar işlenerek tekrar içme suyuna dönüştürülüyor. Katı atıklar ise özel tanklarda toplanıp, dolduğunda kargo gemileriyle birlikte atmosfere gönderilerek yakılıyor. Bu detaylar, Uluslararası Uzay İstasyonu'nda günlük yaşamın zorluklarını ve teknolojik çözümlerini gözler önüne seriyor.
Kubbe modülü: Uzayın en güzel manzarası
Stott, Uluslararası Uzay İstasyonu'nda en çok vakit geçirdiği yerin "kubbe modülü" olduğunu belirtti. Dünya'ya bakan geniş pencereleriyle ünlü bu modül, astronotlara eşsiz bir manzara sunuyor. Stott, boş zamanlarının çoğunu burada geçirdiğini, çünkü bu modülün ufuktan ufka uzanan harika bir görüntü sağladığını ifade etti. Uzayın kokusu ve istasyondaki yaşam koşulları kadar, Dünya'nın uzaydan izlenmesi de astronotlar için unutulmaz bir deneyim olarak öne çıkıyor. Kubbe modülü, astronotların Dünya ile duygusal bağlarını güçlendiren ve uzayın büyüleyici atmosferini en iyi şekilde hissettiren alanlardan biri olarak dikkat çekiyor.
- Popüler Haberler -
Dwayne Johnson'dan Jumanji 4 için Los Angeles'ta büyük prodüksiyon sürprizi
Mars yörüngesindeki uzay aracı çığ izlerini görüntüledi
Filistinli esirlerin aileleriyle bir araya gelmesini engelleniyor
COVID-19 mRNA aşıları kanser hastalarının yaşam süresini uzatıyor mu? Sonuçlar şaşırttı!
Kötüye kullanılmasının önüne geçilecek! İngiltere'den yapay zekanın çocuk istismarı içeren görseller üretmesine yasal önlem
3I/ATLAS'ın Güneş'e yakın geçişi bilim dünyasında heyecan yarattı



