Klinik ölümden dönüş: 8 saat 42 dakika sonra hayata geri dönen adam...

Tıbbi bilim, klinik ölümden geri dönüşün sınırlarını yeniden tanımlıyor. Hipotermi koşullarında kardiyak arrest yaşayan bir hastanın 8 saat 42 dakika sonra tam iyileşmeyle canlandırılması, ölümün kesin olmadığını gösteriyor.
Kalp atışı durduğunda beyin hücreleri dakikalar içinde ölmeye başlar. Ancak tıbbi müdahaleler ve bazı özel koşullar altında, insanlar saatler sonra bile klinik ölümden geri dönebilmektedir. Bu olağanüstü durumlar, ölüm ve yaşam arasındaki sınırların çok daha esnek olduğunu ortaya koymaktadır.
Klinik ölüm nedir ve nasıl tanımlanır?
Tıp dünyasında klinik ölüm terimi, kalbin artık atmadığı durumu ifade etmektedir. New York'taki Northwell Health'te acil tıp doktoru Dr. Daniel Mark Rolston'a göre, doktorlar 'klinik olarak ölü' dediklerinde kardiyak ölümden bahsediyorlar ve bu kalbin artık atmadığı anlamına gelmektedir. Birinin kalbi atmayı bıraktığında, vücudundaki tüm hücreler, özellikle de beyin, artık taze ve oksijenli kan almamaktadır. Oksijensiz yaklaşık beş dakika sonra, bu hücreler ölmeye başlar ve bu geri döndürülemez bir sürece girmektedir.
Klinik ölümün bir başka türü ise beyin ölümüdür. Beyin ölümü, beyin o kadar hasar gördüğünde meydana gelir ki artık nefes alma ve kalp atışı gibi temel yaşam fonksiyonlarını kontrol edemez hale gelir. Bu iki ölüm türü arasındaki fark, canlandırma çabalarının başarı şansını önemli ölçüde etkilemektedir. Kardiyak ölüm durumunda, doğru müdahalelerle geri dönüş mümkün olabilirken, beyin ölümü genellikle kalıcı ve geri döndürülemez bir durumdur.
Canlandırma teknikleri ve başarı oranları
Kardiyopulmoner resüsitasyon (CPR), vücut boyunca taze kan akışını sürdürmek ve kardiyak ölümden sonra beyin hücrelerini canlı tutmak için tasarlanmış bir tekniktir. Göğsü manuel olarak sıkıştırarak ve kurtarma nefesleri vererek, ilk müdahale ekipleri kalp kendi başına atmıyorken bile kısa bir süre için hücrelerin oksijenli kalmasına yardımcı olabilmektedir. Çoğu zaman, CPR kalbin kendisini yeniden başlatamasa da, diğer teknikler için zaman kazandırabilir ve bu zaman farkı hayat kurtarabilir.
Kalbin kendi başına tekrar atmasını sağlamak için, ilk müdahale ekipleri defibrilasyon adı verilen bir teknik kullanmaktadırlar. Bu yöntemde, kalbe harici bir elektrik akımı uygulanarak kalp kaslarının kasılmak için kullandığı doğal elektrik sinyalleri taklit edilir. Bazı durumlarda, bu elektrik sinyalleri kalbi sıfırlayabilir ve tekrar atmasına yardımcı olabilir. İdeal koşullar altında, bu yaşam destek teknikleri nispeten başarılı olabilmektedir.
Amerikan Kızıl Haç'a göre, bir hastanede CPR sonrası hayatta kalma oranları yaklaşık yüzde 20'dir. Ancak bu oranlar insanlar hastane dışında kardiyak arrest geçirdiğinde önemli ölçüde düşmektedir ve yaklaşık yüzde 10'a iner. Bunun nedeni, sağlık ortamları dışında daha az insanın CPR konusunda eğitimli olması ve yanıt sürelerinin genellikle daha yavaş olmasıdır. Dr. Rolston, 'Ne kadar erken alırsanız, sonuçlar o kadar iyi olur' diye açıklamıştır. Ancak en iyi senaryolarda bile, yarım saatten fazla sonra başarılı canlandırma oldukça nadirdir ve CPR sürekli olarak uygulanıyor olsa bile bu durum değişmemektedir.
Hipotermi: Klinik ölümden dönüşün anahtarı
Klinik ölümden geri dönüşün kuralında dikkate değer bir istisna vardır: kardiyak arrestin hipotermi ile birleştiği durumlar. Hipotermi, çekirdek vücut sıcaklığı 95 derece Fahrenheit'in (35 derece Celsius) altına düştüğünde meydana gelir ve kendi başına çok tehlikeli olabilir. Hipotermi, kalp ve akciğerlerin yetmezliğine neden olabilir ve sonunda ölüme yol açabilir. Ancak kalp zaten kendi başına durmuşsa, hipoterminin aslında bazı avantajları bulunmaktadır.
Soğuk sıcaklıklar vücudun metabolizmasını yavaşlatır ve beyindeki hassas hücreleri tüm oksijenlerini kullandıktan sonra ölmekten korur. Maryland Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde cerrahi profesörü Dr. Samuel Tisherman, travma nedeniyle kardiyak arrest vakalarında hipoterminin terapötik bir önlem olarak nasıl kullanılabileceğini araştırmıştır. Tisherman, 'Yeterince hızlı soğursanız, sizi uzun süre koruyabilir' diye açıklamıştır. Tarihte çok soğuk suda boğulan ve bir saatten fazla su altında kalan ve hayatta kalan insanların sayısız raporu bulunmaktadır.
Sekiz saat 42 dakika: Klinik ölümden dönüşün rekor vakası
Kardiyak arrest ve kazara hipotermi sonrası başarılı canlandırmanın bilinen en uzun rapor edilen vakası, 31 yaşında bir erkekle ilgilidir. Bu olağanüstü olayda, vücut sıcaklığı bir yaz fırtınası nedeniyle zaten yaklaşık 79 Fahrenheit (26 Celsius) olan adam, kardiyak arrest geçirmiştir. Yakındaki insanlar hemen CPR uygulamaya başlamış ve bu müdahale üç buçuk saatten fazla sürmüştür. Klinik ölümün bu uzun süresi, hipoterminin vücudun metabolizmasını yavaşlatmasının ne kadar etkili olabileceğini göstermektedir.
Adam bir hastanede olduğunda, beş saat boyunca taze kan akışını sürdüren bir yaşam destek sistemine yerleştirilmiştir. Bu sistem, vücudun ısısını kontrollü bir şekilde artırırken aynı zamanda hayati organların kan akışını sağlamaya devam etmiştir. Sonunda ısıtılan ve başarıyla canlandırılan hasta, tıbbi mucize olarak nitelendirilebilecek bir iyileşme göstermiştir. Üç ay sonra, doktorlar adamın kalıcı nörolojik hasar olmadan tamamen iyileştiğini bildirmiştir. Bu vaka, klinik ölümden dönüşün ne kadar uzun bir süre içinde gerçekleşebileceğini ve hipoterminin bu süreçte ne kadar kritik bir rol oynadığını göstermektedir.
Bu başarılı canlandırma vakası, tıbbi profesyonellerin klinik ölüm hakkındaki anlayışını değiştirmiştir. Geleneksel olarak, 30 dakikadan fazla 'ölü' kalmak ve büyük beyin hasarı olmadan geri gelmek neredeyse imkansız olarak kabul edilmekteydi. Ancak bu vaka ve benzer diğer örnekler, özel koşullar altında bu sınırların çok daha ötesine gidilebileceğini kanıtlamıştır. Dr. Rolston, 'Çok uzun kardiyak arrest dönemleri olan insanların büyük çoğunluğu için, hayatta kalma oldukça zayıftır' dese de, hipotermi gibi faktörler bu denklemi tamamen değiştirebilmektedir.
Sonuç olarak, klinik ölüm ve canlandırma hakkındaki bilgimiz, tıbbi teknoloji ve anlayışın ilerlemesiyle birlikte sürekli gelişmektedir. Hipotermi gibi doğal fenomenler, ölümün kesin olmadığını ve doğru koşullar altında geri dönüşün mümkün olduğunu göstermektedir. Bu tür vakalar, acil tıp ve canlandırma teknikleri alanında çalışan profesyonelleri, her hastaya umut ile yaklaşmaya ve mümkün olan her çabayı göstermeye teşvik etmektedir.
- Popüler Haberler -
Suudi Arabistan'dan ABD'ye 600 milyar dolar yatırım kararı
Trump'tan Epstein konusunu pas geçti: "Sessiz ol" diyerek susturdu
Bosna'da "katliam turizmi" soruşturması... Vucic hakkında suç duyurusu
Moskova'dan yeni Suriye hamlesi! Asker teklifini Şam'a ilettiler
İsviçre'nin altında gizlenen koruma ağı ne kadar güçlü?
İç savaşın gölgesinde umut ışığı: Hüdâyi Vakfı'nın Sudan yardımları devam ediyor



