ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Birinci yılında 6 Şubat Depremi


2023'ün 5 Şubat'ında 24'te yeni başlayan bir programın ilk bölüm izlemesi için arkadaşlarla toplanmıştık. Yapımcı, sunucu, yönetmen, kameraman, prodüktör, bütün arkadaşlar... Günlerden pazardı ve İstanbul'da 16:30 sularında, şirketin camından alaca karanlık havaya bakarken Nilüfer'in, o anne babamızın gençlik yıllarından kalma şarkısını söylüyorduk, sıcak çaylarımızı içerken; "Her yerde kar var..."

Her yerde kar olması artık pek mümkün değildir İstanbul'da. O yüzden kar görmek bizi hem korkak, hem de görgüsüz eder biraz. Hem sevincine doyamayız, hem de nasıl başa çıkacağımızı bilemeyiz. Şakalar yaptık birbirimize, "Uyku tulumunu da getirdin inşallah? Gidemeyiz bu akşam, yollar kapanır, ne güzel, mahsur kalacağız buralarda"

Sınanmamışlığın pervasızlığı; yolların kapanması, kardan bir yere gidememek, üşümek nedir, bilmiyorduk. Sekiz-on saat sonra ülkenin önemli bir kısmı gerçekten mahsur kalacak, üşüyecek, hatta ölecekti. Ama biz bilmiyorduk. Sıcak çaylarımızı içip, hazırlanan programı gururla seyredip, birbirimize ellerine sağlık övgüleri eşliğinde birkaç saatin sonunda evlere dağıldık. 12 saat sonra grubun içindeki arkadaşlarımızı, ailelerinin durumlarını sormak için yeniden arayacağımızı, o an bilmiyorduk. Sabah 06:00 civarında başladı Malatyalı, Hataylı, Maraşlı arkadaşlarımızı arayıp sorma mesaisi. O saatten itibaren, birkaç saat önceki bütün neşemiz, yerini aylarca sürecek bir mateme bıraktı.

Depremle, karla, kışla, soğukla, kötü yapılarla, fırsatçılıkla, yalancılıkla, merhametsizlikle, ahlaksızlıkla çetin bir karşılaşma oldu. Acı ve çaresizlikle topluca ve teke tek müsabaka... Bunu ihmal etmeyelim. Bir ara daha detaylı konuşalım.

Fakat fiziki ve psikolojik olarak zordu herkes için. O süreçteki kişisel zorlanmamı, yıllar evvel Medaim Yanık'ın hatırlatma ve tavsiyeleri ile aşmaya çalıştım. "Travma dönemleri ortalama insan davranışını iki uca savurur. Kabul edilebilir iyilik ve kötülük uçlara kayar. Tamamen verici, paylaşımcı bir iyilikle, tamamen zalimlik olarak görülebilecek bir kötülük ortaya çıkar. Ve kötülüğün haber değeri yüksek olduğu için, biz onu görür ve biliriz. Kötülük çoğaldı zannederiz. Hayır, iyilik de çoğalmıştır. Ama iyilik, kötülük gibi reklam edilen bir şey değildir, o yüzden onu göremez, bu yüzden ne çok olduğunu bilemeyiz"

İnandım ve inanmak istedim bu bakışa. Yoksa başka türlü devam edebilmek de mümkün olmayacaktı. Bizzat tanıdığım dostlarım da olmak üzere hepimize ömür boyu yetecek ve taşacak bir acı kaldı elimizde.

Diğer yanda hayata devam edenler... Akşam Cumartesi muhabiri sevgili Ali Demirtaş ilk günlerden yola çıkıp bölgeye gitti, defaatle. Dönüşünde "Belki nahif bulursunuz ama kalanlara bir şeyler söylememiz, yanlarında olduğumuzu hissettirmemiz lazım" dedi. Fikri, mektuplar yazıp oraya ulaştırmaktı. Gazetecilerle, yazarlarla konuştu ve bunu hayata geçirdi. Kime gideceğini bilmeden, mektuplar yazacaktık bu büyük felaketi yaşayan kardeşlerimize. El yazımızla, kağıt ve mürekkeple, bizden hisler ve izlerle.

Zarfı Ali'ye teslim ettim. Mektubum bir adaşımı bulmuş. Ben kime yazdığımı bilmiyordum ama Zeynep Hanım beni sosyal medyadan bularak bir de cevap yazmış. Birbirimize Ali'nin vicdani bakışıyla sesimizi duyurmak iki tarafa da iyi geldi. Hayatın devam ettiğini gösteren bir başka işaret birkaç ay sonra geldi Zeynep Hanım'dan. Oğlu bir kızı sevmiş, evlenmek niyetindeymiş. Ama elde yok avuçta yok, hayatlar da şehirler gibi yıkık dökük. Size yazmak geldi aklıma diyordu, belki bir çare... Arkadaşlarımı aradım, ne güzle insanlar var, sessiz ve gayretli. Dakik Derneği'nden Sinan Kartal ve Genç Kon-Fed Başkanı Dr. Bilal Okudan, ertesi gün gençlerin evini toparladı. Ne kimse duydu, ne kimse bildi.

Evet, iyilik, insaniyet sessiz, sakin, mütevazı ve kul acziyetinde ve de genişliğinde bir şey.


Yazarın diğer yazıları