ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Ortadoğu'da yeni sınamalar: Mısır'ın Türkiye umudu

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Çarşamba günkü Kahire ziyaretini tüm dünya dikkatle izledi.

Çünkü bölgesel etkileri olacağının herkes farkındaydı.

Mısır da bu ziyarete özel önem verdi.

Öyle ki Mısır Cumhurbaşkanı Sisi teamülleri bozdu.

Geleneksel protokolün dışına çıktı.

Eşiyle birlikte bizzat havaalanına gitti, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşini orada kırmızı halıda karşıladı.

Bir yanda Gazze ve İsrail, diğer yanda Kızıldeniz, öte tarafta Körfez ülkeleri.

Bir tarafta da ABD ve Rusya...

Ortadoğu yangın yeriyken, Kahire için Ankara ile yakın ilişkiler Sisi'yi havaalanına getirecek kadar önemli.

Biz doğal olarak genelde Ortadoğu'daki gelişmeleri Türkiye cephesinden okuyoruz.

Bu yazıda biraz da kabaca Mısır cephesinden bakalım.

Kahire Ortadoğu'da son dönemde yalnızlaşıyor ve yeni bir güç merkezi oluşturmaya ihtiyacı var.

Mısır, Arap dünyasındaki üç büyük aktörden biri.

Hatta liderlik iddiasında olan ve bunu hayata geçirmeyi başarabilmiş bir ülke.

Mısır bölgede büyük bir güç ama çok sıkı bağlanmış bir güç.

Ekonomik olarak, jeopolitik olarak, askeri olarak kısıtlanmış ve sınırlanmış bir aktör.

Türkiye ile köklü bir ilişki geçmişi var.

Geçmişte yaşanan gerilimli dönemi geride bırakmaksa karşılıklı çıkar için gerekli hale geldi.

Basın toplantısında Sisi'nin Türkiye'yi ziyaret edeceği açıklanmıştı.

Bu bile başlı başına Mısır'ın bölgesindeki dengelerde Türkiye'ye ne kadar ihtiyacı olduğunu gösteriyor.

Çünkü 1952'den bu yana Mısır'dan Türkiye'ye Cumhurbaşkanı seviyesinde yalnızca bir ziyaret gerçekleşti.

Sadece Hüsnü Mübarek geldi.

O da İslam Konferansı Örgütü toplantısı vesilesiyle gelmişti.

Sisi'nin gelişi ikinci olacak.

Ama bu kez bir uluslararası toplantı için değil, doğrudan Türkiye'ye resmi ziyaret için gelmesi bekleniyor.

Bu yönüyle de ilk olacak.

Sınır komşusu Gazze'de yaşanan dram, haliyle Mısır'da büyük bir endişe sebebi.

Refah'a büyük kara saldırısı olursa durum daha da vahim bir hal alacak.

Umarım olmaz ama olursa yaşanacak büyük insani drama karşı, Mısır önlem almaya başladı bile.

Bir tampon bölge oluşturuyor.

Kahire'de el altından sızdırılan mesajlarda, Refah'a saldırı olursa Mısır'ın İsrail'le normalleşme anlaşmasını askıya alabileceği söylenmişti.

Her ne kadar resmi yetkililer bunu reddetse de İsrail'e bir mesaj gönderildiğine inanmak için çok sebep var.

İsrail'in Gazze Şeridi halkını bölge dışına sürgün etmek istediği sır değil.

Burada birinci hedefleriyse Mısır toprağı Sina Yarımadası.

ABD dahil tüm dünya buna karşı çıksa da İsrail'i başına buyruk davranması olası felaket senaryolarına Mısır'ın da hazırlanmasını gerektiriyor.

Bir yandan tampon bölge oluşturma çabası, diğer yandan el altından İsrail'e sert uyarıların sebebi bu.

Korkulan olursa Mısır'ın önünde iki ucu da çıkmaza uzanan bir sokak var.

Biri, Gazze'deki Filistinlilerin Sina'ya geçmesi.

Ama bu Mısır için hem ek mali yük, hem toplum ve güvenlik açısından yeni riskler demek.

Çünkü onlar da biliyor ki böyle bir şey olursa Filistinliler bir daha topraklarına geri dönemeyecek.

Tıpkı Ürdün, Lübnan ve Suriye'den dönemedikleri gibi.

Gelelim Mısır'ın ikinci sorununa...

Kahire şunun da farkında.

Eğer Mısır ve İsrail arasında bir çatışma çıkarsa 1973'teki Yom Kippur Savaşı'nın aksine hiçbir Arap ülkesi Mısır'la birlikte İsrail'e karşı durmayacaktır.

Aynı dönemde İsrail'e destek veren ülkelere petrol ambargosu konulup, Batı üzerinde baskı kurulmuştu.

Bu da günümüzde yapılamıyor.

Çünkü devir değişti, karşılıklı bağımlılık daha da güçlü hale geldi.

Ortaya çıkan tablo Mısır'ın mevcut şartlarda Ortadoğu'da yalnızlaştığı anlamına geliyor.

İşte tam da burada, Arap coğrafyasına göre çok daha bağımsız bir politika izleyebilen ve Gazze'de Mısır'la aynı düşünen Türkiye, Kahire için kıymetli hale geliyor.

Türkiye ile yakınlaşması kendisini daha güvende hissedip hareket alanını genişletmesi anlamına gelecek.

Gazze'de bir de barış ihtimali var.

Orada da Ortadoğu için söylenen "Suriye'siz savaş, Mısır'sız barış olmaz" sözünü yeri gelmişken hatırlatalım.

Mısır zaten İsrail ve Filistin arasında eskiden beri irtibat kuran, uzlaşma zemini bulan ülke konumunda.

Hala da ateşkes ve esir takası için dolaylı müzakerelere ev sahipliği yapıyor.

Bugün Türkiye-Mısır ilişkilerinin gelişiyor olması, bir Filistin barışı olacaksa Mısır'ın elini güçlendirecektir.

Filistin tezlerine daha güçlü bir destek sağlayacaktır.

Bu elbette Türkiye'nin de faydasına.

Ve son bir not.

Bu normalleşmenin Türkiye için diğer fayda alanlarının yanında, Irak ve Suriye'nin kuzeyinde terörle mücadele açısından ilginç bir katkısı olabilir.

Arap dünyasında Türkiye'ye karşı çıkan bir blok her zaman olmuştur.

Mısır da Arap Birliği'nin lokomotifi.

Zaten kurumun merkezi de Kahire'de.

Türkiye ile ilişkilerinin gerilimli olduğu dönemlerde hemen her Arap Birliği toplantısında "Türkiye'nin Arap ülkelerinin içişlerine karışmaması" istenir.

Bu ifade doğrudan sınırı ötesi terör operasyonlarıyla ilgilidir ve Mısır'ın ağırlığını kullanmasıyla bildiriye eklenir.

Ankara-Kahire ilişkilerinin ilerlemesi Arap Birliği'nden yana bir söylem rahatlığı sağlayabilir.

Mesajlar belki sürebilir ama tonu yumuşayacaktır.

Türkiye, Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki terör operasyonları konusunda, Arap dünyasında siyasi olarak bizimle birlikte hareket edecek bir aktör kazanmamızı sağlayacaktır.


Yazarın diğer yazıları