SpaceX ve NASA, Ay'a dönüş takvimini ertelemek zorunda kalıyor

SpaceX tarafından hazırlanan gizli belgeler, NASA'nın uzun süredir endişe duyduğu durumu resmen doğrulamıştır: Artemis misyonlarının mevcut takvimi fiziksel olarak gerçekleştirilemez durumda. Starship'inin karşılaştığı teknik zorluklar ve gecikmeler nedeniyle, insanlı bir Ay'a dönüş misyonu Eylül 2028'den önce mümkün görünmemektedir. Bu gelişme, Amerika'nın uzay alanında öncü konumunu koruma hedefini ciddi biçimde tehdit etmektedir.

SpaceX'in yeni Ay misyonu takvimi

Şirketin dahili dokümantasyonuna göre, SpaceX'in Ay'a insanlı yolculuk gerçekleştirmesi için belirlenmiş yeni zaman çizelgesi oldukça kapsamlı ve aşamalı bir yapıya sahiptir. Haziran 2026'da SpaceX, uzayda ilk yakıt ikmal denemesini gerçekleştirecektir; bu operasyon daha önce hiçbir kuruluş tarafından başarıyla uygulanmamıştır. Ardından Haziran 2027'de Starship HLS'nin insansız bir Ay'a iniş denemesi yapılması planlanmaktadır. Son aşama olarak, Eylül 2028'de Starship HLS'nin ilk insanlı Ay'a iniş misyonu gerçekleştirilecektir. Bu takvim, NASA'nın daha önceki 2027 hedefinden yaklaşık bir yıl sonraya alınmış durumdadır.

Uzayda yakıt ikmalinin kritik önemi

SpaceX'in Ay misyonunun başarısı, uzayda Starship'in yakıt ikmalinin sağlanmasına tamamen bağlıdır. Bu operasyon, geleneksel Ay misyonlarından temel olarak farklıdır ve son derece karmaşık bir teknik zorluk teşkil etmektedir. Apollo misyonlarında, Ay Modülü sadece iniş için kullanılırken, dönüş için Komuta Modülü ile yörünge randevusu yapılmaktaydı. Buna karşılık, SpaceX'in Starship tasarımında, aynı araç hem iniş hem de dönüş için kullanılmak zorundadır. Bu nedenle Starship'in Dünya'ya geri dönebilmesi için, uzayda 10 ila 20 kez yakıt ikmalinin gerçekleştirilmesi gerektiği hesaplanmaktadır. Bu belirsizlik ve teknik karmaşıklık, Artemis misyonlarının temelini oluşturan riskleri açıkça ortaya koymaktadır.

NASA'nın sessiz kalışı ve Blue Origin faktörü

Kaynakların aktarımına göre, NASA henüz SpaceX'in yeni takvimi hakkında resmi bir açıklama yapmamıştır. Ancak bu durum, uzay endüstrisinde yeni bir rekabet dinamiğini tetikleyebilir. Blue Origin, işlevsel ve yeniden kullanılabilir ağır bir fırlatıcıya sahip olmaya yaklaşmakta olup, bu gelişme Artemis programında alternatif bir seçenek sunabilir. Böylece uzay alanında uzun süredir sakin kalan bir rekabet süreci yeniden hızlanabilir ve NASA'ya farklı yollar sunabilir.